RSS

SENİNLE İLK YILBAŞI GECEMİZ

Geçen yıl yılbaşı gecesinde Bağdat Caddesi'ni arşınlamıştık babanla. Çok soğuktu, buna rağmen uzun uzun yürüdük, Kahve Dünaya'sında herkes içerde otururken, sigara dumanından seni korumak için bahçe bölümünde oturduk ve senin nasıl bir bebek olacağınla ilgili haller kurduk. "daha 1 ay var, çok merak ediyorum oğlumu" diyordum babana, senin aramıza katılmana sadece 1 hafta kaldığını bilmeden.O gece biraz soğuktan biraz da fazla yürümekten sancılarım olmuştu ama pek önemsememiştim. Meğer geriye sayım işaretleriymiş bu sancılar. İşte geçen yılki yılbaşı gecemizden kareler...


Eve döndüğümüzde bir türlü süsleyemediğimiz ağacımızı süsleyerek girdik 2008'e...Babanla birbirimize sarıldık ve senin sağlıkla aramıza katılman için dilek tuttuk. Dileklerimiz gerçekleşti ve işte seninle ilk Yılbaşı gecemiz böyle geçti...

Yeni yılı Sevinç Teyzenlerle yani Elif'lerle karşıladık bu yıl (!Lafın gelişi böyle yazdım, çünkü uyku saatleriniz nedeniyle gece 12'de birlikte olamadık :) ) Bol bol yedik, sohbet ettik, sizi izledik, güldük, korktuk derken 2009'a girdik. Senin 9'da uyuman gerekirken, 11'e doğru uyudun. Biz uyumak için odana girince Elif seni aradı durdu. Bizden ayrılırken de ağladı. Çok güzel bir geceydi. Seni bırakıp başka bir yılbaşı gecesi alternatifi hiç düşünmedim, ne de olsa birlikte ilk yılbaşı gecemiz.

Elif ile haliniz çok komikti. Biraz sarıldınız, biraz itiştiniz kakıştınız. Şapka kavgası yaptınız. Oynadınız, biriniz ortadan kaybolunca hemen meraklandınız. Bakalım bir yıl sonra Elif ile nasıl olacak arkadaşlığınız. Çok merak eidyoruz.

Daha nice yılları hep birlikte sağlıkla karşılayalım. Yeni yılda herkese yavrusuyla sağlık ve huzur diliyorum.

SAÇLAR DİTTİİİ:)

Doğduğundan beri güzel saçlım diye seviyorum seni okşarken, öperken. Nedenini bilmiyorum ama saçlarına ayrı bir hayranım, kadife gibi yumuşacık olması, doğuştan tek yöne ayrılan şekli, arkasındaki bir tutuma sarımtrak bölümü, ensendeki kıvrımlar...Elimde olsa saçlarını uzatmayı çok isterdim. Ama senin rahatsız olduğunu görünce hatta gözüne giren saçlar yüzünden uyandığını farkedince kış mış demedik dün seni benim kuaförüme götürdük.
Şu sıralar yabancılara karşı çok hassas olduğundan bir de hareketliliğinden dolayı saçlarını kestiremeden kuaförden çıkarız diye düşünmüştük aslında babanla ama kuaförüm işini biliyordu, önce seni saç bakım ürünleri standına götürdü, orda renkli spreylerden birini eline aldın ve tüm kesim işlemi boyunca onunla oyalandın. Ben seni tutarken baban da bol bol fotoğrafını çekti. Saçlarına veda ettin ama bu halinle artık tam erkek oldun. Geçen hafta seni kız diye sevdiler de :))
İlk saç tıraşımız hayırlı olsun. Bundan sonra daha çabuk uzarmış saçların, baharda tekrar kesicekmiş saçlarını kuaför amcan...
Güle güle uzat saçlarını yakışıklı kuzum benim:))

İşte fotoğraflarımız

Hazırlandık bekliyoruz.
Deneme 1-2
Ve Sonuç...

Korkularına Yenildin, Tekrar Denedin ve Artık Yürüyorsun

Aslında ilk adımını çook evvel atmıştın (5 Kasım)ama ilk adımınla birlikte şiddetli düşüşlerle çok korktun ve emeklemeye devam ettin. Sonra tekrar tekrar denedin ama benim süper dengeli(!) oğlum bir türlü dengesini koruyamadığı için yine düştün. Kasım sonundaki düşüşünle bir daha deneme yapmadın. Bu düşüşler sende o kadar iz bırakmış ki, 1-2 hafta önceye kadar elimi elinden çekince ağlama krizine giriyordun.
Ancak pazartesiden beri adım sayıların giderek artıyor. Artık elindeki nesneyi tutarken dalıp gidiyorsun, bir yere tutunmadığının farkında olmadan dakikalarca öyle kalıp, 1-2 adım atıyorsun. Sonra bana ya da babana doğru yürüyorsun. O heyecanla bu anları yakalayıp kameraya alamadık ama en kısa zamanda bloguna da koyacağız görüntülerini.
Küçük adamım benim..
Bu adımlarla giderek büyüyorsun, büyüdükçe senden aldığımız haz da giderek artıyor.
İyi ki dünyamızdasın, seni çok seviyoruz kuzumm:)

YENİ MAMALARIMIZ...

Her insan aynı şeyleri yemekten sıkılır. Ama biz bazen siz bebekleri adamdan saymayıp aynı şeyleri önünüze koyup duruyoruz, sonra da niye yemiyor acaba diye üzülüyoruz.
Öğünlerini çok güzel yiyorsun ama değişikliği de çok seviyorsun. Öğünlerin sıkça tekrarlandığında anlıyorum ki sıkıldın, hemen yeni tarifler yaratıp uyguluyorum. Şu sıralar kahvaltında yaptığım değişiklik çok hoşuna gitti. Her gün malzemeleri güncelleyerek hazırlamaya devam ediyorum. Bizi takip eden annelere de yardımcı olur belki tarifimiz:
Yarım bardak sulandırılmış süte, bir tatlı kaşığı mısır unu, bir tatlı kaşığı pirinç unu katıp pişiriyorum. Ilındığında labne peyniri, yumurta sarısı, ezilmiş ceviz, 1/3 muz, yarım mandalina suyu, 2-3 bebe bisküvisi katıp karıştırıyorum. (Koyu ise su ile yumuşatıyorum.)Bazı günler muz yerine pişmiş havuç rendesi, bazı günlerde pişmiş balkabağı rendesi koyuyorum. Bazen de üstünü pekmez ile süslüyorum ama karıştırmıyorum, her kaşığına birazcık pekmez alıp veriyorum sana. Bu sabahki kahvaltına hindistan cevizi serpmiştim. Babaannen bayıla bayıla yediğini ve koca tabak bittikten sonra doymadığını söyledi. O da başka şeyler vererek takviye yapmak zorunda kalmış.
Meyve öğünün de kimi zaman meyveleri ellerinle yiyorsun, kimi zaman meyve suyu şeklinde içiyorsun, kimi zamanda püre şeklinde yiyorsun. Bazen de meyve salatası yapıp, üzerine nişasta ile meyve sosu yapıyorum. Onu da seviyorsun.
Öğle yemeklerin artık herşey. Bizlerin yediği herşeyi yiyorsun. Sana özel besleyicilik değeri yüksek çorbalar da yapıyorum. Köfte, pilav, makarna, ciğer, bakıl vb. yiyorsun.
Yoğurt saatinde artık sana ekşi gelen yoğurdu tatlandırmak için, haşlanmış havuç rendesi ya da balkabağı rendesi ile pekmez ekliyorum. geçen gün reklamlarda gördüğüm doktorumuzun da izin verdiği bir ürünü denedik. Tek kelime ile bayıldın. İki kat kek arası sütlü kremadan oluşan bu besine alerjik bir tepki de vermediğin için haftada 1 kez yiyebilirmişsin.
Akşam yemeklerin de öğlen yemeklerin gibi sınırsız. Her şey var. Ama çorba odaklı gidip barsaklarını da rahatlatmaya çalışıyorum. Çünkü geçen akşam yediğin bulgur pilavı yüzünden uyuyamadın ve çok ağladın. akşamları bulgur pilavı yok artık, öğlen ve daha az vereceğim artık...
Bir de uykuya dalarken biberonla muhallebi içmeden uyumaz oldun. Bu muhallebi ile gece beslenmemiz sona erdi. Uyandığında sadece su ya da bitki çayı içiriyoruz doktorumuzun tavsiyesi ile..Böylece gece uykularımız giderek uzamaya ve deliksiz olamaya başladı. Biliyorum ki gece uyanmaları bebeklik alışkanlığı, beslenmeye alışan bebekler uyanır ve aç olmasa da mama ister ve ağlar. Biz bunu kesmeyi başardık ve çok rahat ettik:)
AFİYET OLSUN KUZUMAAA:))

YARAMAZ KUZU...





Şu sıralar feci halde yaramaz bir bebek haline geldin. Gerçi çok şeker geliyor bana o hallerin ama bazen de sonuçları senin canını yakıyor. Çoktandır almam gereken önlemleri alamadığım için cumartesi gecesi canın çok yandı. Hemen mutfakta ufak değişiklikler yaparak yaramazlıklarının acıya dönüşmesini engellemek istedik.

Cumartesi akşamı ne mi oldu?
Elifler'den eve geldiğimizde ben giyinirken yanımdan bir anda kaybolup mutfağa gitmişsin. Daha bir kaç dakika önce yanımdaydın neredesin dememe kalmadan, acı acı ağlamanı duydum. Mutfağa koştuğumda gördüğüm manzara karşısında deliye döndüm, ne kadar korktuğumu anlatamam. Sebze doğrama aleti yerde, sen elin havada çığlık çığlığa ağlıyorsun. Önce elini arasına koyup elini kestiğini düşündüm, çok şükür ki durum böyle değilmiş. Ama bu duruma çok yaklaşmışsın. Elini bıçak bölümünün gerisine yani plastik 2 parça arasına koyunca ve diğer elinle de bastırınca parmağın kötü şekilde sıkışmış, biraz kanama oldu, sonra da morardı, şimdi iyice iyileşti. Ama diğer seçeneği düşündükçe uyuyamadım o gece. Kendime çok kızdım, nasıl o aletleri alt raftan yukarı taşımadım diye..Şimdi alt raflara sana zarar vermeyecek türdeki mutfak aletlerini koydum.

Tüm dolaplarımızı kontrol ettik. Salon ve mutfaktaki alt dolaplarda sana verecek hiç bir şey yok artık. Dolap kilidi fikri bize pek iyi gelmedi, çünkü açamadığın dolaplar olunca feci halde bağırıyorsun :)) Dolaplara kilit koymayınca seni yaramazlığa teşvik ediyoruz belki de. Ama keşfetmek güzeldir diye düşünüyoruz biz:)

2. BAYRAMIN

8 ARALIK 2008
Bu bayram senin 2. bayramın oğlum. Henüz bir şey anlamasan da biz sana bayramlıklar alıp giydirince, bayram hediyeleri alıp seni onlarla oynarken görünce e bir de 10 günlük uzun bir bayram tatilinde bizimle olunca senin de havan değişti gibi.
İyice iyileştin, öksürüğün kalmadı gibi...Keyfin çok yerinde. Ben de sürekli seninle olmaktan çok mutluyum. Bayramları pek sevmeyen ben, bayram tatillerinde seni doya doya gördüğüm için sevmeye başladım bayramları:))

İYİ Kİ DOĞDUN BABASI...


6 ARALIK 2008

Bababanın doğum günü cumartesiydi.

Ama kutlamak için Bülent Amcan'ları bekledik ve dün gece kutladık. Doğum günü pastasını çok beğendin. Senin ki daha güzel olacak merak etme bebeğim :)

1. HAFTANIN SONUNDA İYİLEŞMEYE BAŞLADIN.

2 ARALIK 2008
Cuma akşamı gittiğimiz özel bir hastanenin acil bölümündeki doktorumuzun neler söylediğini bir önceki yazımda yazmıştım. Doktorun söylediklerini yapmamıza rağmen özellikle cumartesi öğleden sonra hırıltın, huzursuzluğun ve öksürüğün arttı. Pazar günü yine aynı hastanenin aciline gittik. Bu kez farklı bir doktor inceledi durumunu. Ancak ne boğazına baktı, ne kulağına. Ağlarken ağzının içine bakarak boğazının kızardığını ilaçlara devam etmemiz gerektiğini söyledi. Ben bu duruma çok kızdım. Bebekliğinde gittiğimiz doktoru aradım ama o da şehir dışındaymış, ilaca devam etmemizi önerdi. Asıl doktoruna ise ulaşamadım. O geceyi zar zor geçirdik. Ama canım çok sıkıldı, çünkü çok öksürdün.
Ertesi gün doktorundan randevu aldık. Gittiğimizde 2. şoku yaşadım. Ciğerlerine doğru ilerleyen üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu, grip ya da boğaz endefeksiyonu ile ilgilisi olmadığını, antibiyotiğe hemen başanması gerektiğini söyledi. Onun dışında 2 şurup daha verdi.
Bu kadar çok ilaç şimdiye dek hiç kullanmadık, ama gerekliliğine ve doktorumuza inandığımız için pazartesi gecesi ilaçlarını verdik. Günde 2 kez verilen ilaçlarınla dün gece sadece 1 kez uyandın ve hiç öksürmedin. Bugün 2 kez öksürmüşsün ve burun akıntın tamamen kesilmiş.
Bu durum, zor beğenen babana ve bana, doğumundan beri gittiğimiz 3. doktorumuzun doğru bir seçim olduğunu göstermiş oldu. Sonunda:)

HASTALIKTA 3. GÜN

29 KASIM 2008
Dün eve geldiğimde sen uyuyordun. Ama keyfin yerindeymiş, iştahın da iyiymiş. Tüm gün çok güzel yemişsin, uyumuşsun. Ama ben dünü çok zor geçirdim, benim hastalığım çok ilerledi ve eve geldiğimde gözümü bile açamıyordum. Hazır sen uyurken ben de dinleneyim dedim. Babaannenler de hemen gitmediler. Yattım ve hemen uyudum, sen ben uyuduktan kısa bir süre sonra uyanmışsın ama ben senin sesini bile duymadım, babaannenler iyi ki gitmemişler. 2 saatlik uyku bana çok iyi geldi. Uyandığımda seni çok keyifli gördüm. Ama öksürük sesin değişmiştive beni biraz korkuttu. Akşam hastaneye gittik.Doktorumuz neler söyledi?:
  • Şiddetli grip olduğunu, ciğerlerinde bir sorun olmadığını söyledi.
  • Burun akıntısının dışarı atılmaması durumunda öksürük oluştuğunu
  • Bunu önelemenin en iyi yolunun burun damlaları olduğunu söyledi.
  • Bu akıntının ilerlemesi halinde ciğerlere inmesinin tehlikeli olacağını,
  • Bir an önce akıntını engellememiz gerektiğini belirtti.
Doktorumuz ilaçlarını değiştirdi. Öksürük şurubu yerine grip için bir şurup önerdi. Bir de gribe bağlı ağrı ve huzursuzluğun için farklı bir ağrı kesici şurup önerdi. Hastane çıkışı arabada uyuyakaldın. 1,5 saatlik güzel bir uykudan sonra uyandın ama aslında 19.00'da daldığın bu uyku gece uykundu, ama acıktığın için uyandın ve biberonla muhallebini içmene rağmen uyuyamadın bir daha. Biz de ilaçlarını verdik, Tonimer ile burnunu rahatlattık, fitilini koyduk, altını temizledik. Bir kez da mama yedikten sonra güzelce uyudun. Perşembe gecesi gibi ağlamadın. Gece güzel uyudun. Ben de, sen de, baban da rahat bir gece geçirdik.
Yavaş yavaş iyileşeceksin minik kuzum.

HASTALIKTA 2. GÜN

Dün eve geldiğimde seni neşeli gördüğüm için çok sevindim. Bir ara birşeyler yemek istememişsin ama sonra sana yaptığım etli yoğurt çorbasını fazlasıyal yemişsin, bunu duyunca da çok sevindim.

Sonra biraz şekerleme yaptın ama uyurken öksürük krizi gelince ağlayarak uyandığın için seninle yattım. Her ağladığında sarıldım, sen de sakinleşip tekrar uyudun.


Şekerlemeden sonra yine keyifliydin, baban senin için birşeyler almaya gitti. Sonra birden keyfin kaçtı. Ateşin çıktı, sürekli mızıldandın, bu sesler giderek ağlamaya döndü. Karnını doyurdum, gece uykusuna hazırlandık ama sen hastalığın yüzünden bir türlü uyuyamadın. Çok ağladın, ağladıkça boğazın daha da çok acıdı sanırım. 21.00 ile 01.00 arası ağladın uyudun, öksürdün, öğürdün, uyandın, oynadın, güldün, yine ağladın...Müthiş gel-gitlerle dolu 4 saatin sonunda uyudun. Ben de çok hasta olduğum için bu süre beni çok hırpaladı. Bir ara baban uyutmaya çalıştı seni ama daha çok ağladın. Küçükken baban da uyutabilirdi seni, ama artık bu mümkün değil. Bu da beni daha çok zorluyor.


İşte dün geceki maceralrımızdan kareler...

ÇABUK İYİLEŞ GÜZEL OĞLUM

27 KASIM 2008
Dün babaannenden eve geldiğinde baban boğazında biraz hırıltı olduğunu söyledi. Öksürüğü duyana kadar önemli bir şey yoktur diye düşünmüştüm. Ama öksürmeye başladığında anladım ki şimdiye dek yaşadığımız 2 minik hastalığından çok farklıyd bu kez durumun...

Tam 10,5 aylıksın ve şimdiye kadar temmuz ayında (6,5 aylıkken) tatil dönüşü 1 hafta süren viral bir öksürüğün olmuştu. Çok şiddetli değildi, iştahın azalmıştı, biraz ateşlenmiştin ama öksürüğün çabucak geçmişti.

Bir de eylül ayında 6. hastalık geçirmiştin. Ateş ve döküntün olmuştu, çabucak geçivermişti.

Ancak salı akşamı bir kez bile öksürmemene rağmen dün başlayan şiddetli öksürüğn beni ve babanı çok üzdü. Sen öksürdükçe mahvolduk. Daha önceki öksürük durumunda doktorunun verdiği şuruptan verdim. Bir de ateşin için fitil koydum. Senin odanda kendime yer yatağı yaptım ve orda yattım, hiç uyumadım. Hırıltılı nefesini sürekli kontrol ettim. Ateşini ölçtüm. Sonra dayanamadım, kucağıma aldım, saçlarını okşadım.
Belki bir mucize olur da hastalığın hemencik geçer ümidi ile bol bol dua ettim. Saat 3'e kadar sık sık uyandın, öksürdün, öğürdün. Neyse ki kusmadın.
3'ten sonra hiç uyanmadın ama bu kez de iyi olup olmadığını görebilmek için yatağının yanına oturup, parmaklıkların arkasından seni izledim. Nefes alıyor musun? Tıkandın mı? İyi misin? gibi sorularla...

Sonra biraz uyudum, 1 saat kadar..Ve işe geldim. Aklım sen de. Babaannenle sürekli konuşuyorum. Öksürüğün azalmış ama keyfin ve iştahın yokmuş. Ateşin biraz düşmüş...

Nolur çabuk iyileş kuzum..Seni öyle görmek çok zor geliyor bana...

ÖĞRETMENLER GÜNÜ'm

24 Kasım 2008
Bugün annenin ve babanın günü oğlum. Öğretmenler günü...
İyi ki öğretmen olmuşum, öğretmenliği çok seviyorum. Bugünü ilk kutlayan sen olursun diye düşünmüştüm, sabahları kalktığında sarılıp saçlarımı ısırmaya çalışarak...
Ama hayal ettiğim gibi olmadı, sen uyanmadın bile..
Olsun, akşam beni görür görmez, sarıldın, kucaklaştık. Çok usluydun bugün, tıpkı öğrencilerim gibi. Onlar da tüm gün beni üzmemek için aralarında fısıldaşıp birbirlerini uyardılar. Diğer günler de uslular ama bugün ayrı bir şekerdiler.
Bir öğretmen çocuğu olmak sana neler katacak bilemiyorum. Sabırsızlıkla büyüdüğün günleri hayal ediyorum.
Anne olarak kutladığım bu Öğretmenler günü benim için daha bir anlamlıydı. Tüm meslektaşlarımın bu güzel ve özel gününü kutluyorum. Yeni nesiller bizimle aydınlanmalı.
Aydınlık bir gelecek için elimizdeki eğitim meşalesini Ata'mızın istediği gibi taşıyalım.

Elif, Balkabağı Çorbası, Aşkı Memnu

Bu akşam Sevinç Teyze'ne gittik yani Elif'e...
Artık Elif'in iyice farkındasın. Eliiiif diye seslendiğim zaman salon camına gidip tülün altına girip çığlık atıyorsun, camdan Elif'e bakmak için.
İletişiminiz ise süper. Sizi izlerken çok keyif alıyoruz, çok komik bir ikili oldunuz:))
Elif'lere gittiğimizde rutin haline gelen bir kaç durumun var.
Sevinç Teyze'nin yemeklerini bayıla bayıla yemek gibi:))
Sevinç Teyzen bu akşam balkabağı çorbası yapmış ve Elif yer mi diye denerken bi baktık ki, sen de çok severek yemeye başladın. Bir Elif yedi bir sen.
Biz de hem sohbet edip, hem sizi yedirip, hem sizin fotoğraflarınız çekip, hem de tv'de Aşkı Memnu'yu izlemeyi başarıp kendimize şaşırdık:))
Sizi doyurmak dışında hepsini yarım yarım yapabildik o ayrı mesele:))
Nasıl yapılmış bu güzel çorba hemen yazıyorum:
Minik bir balkabağının 3'te biri ve 1 patates küp küp doğranmış, haşlanmış.
Bir mikta un ve süt çıpılmış, haşlanan karışıma eklenmiş.
Hem çok pratik hem de çok lezzetli olmuş. Ellerine sağlık sevgili arkadaşım Sevinç:))
Lezzetli olduğu kadar yararlı da balkabağı. Neymiş yararları bakalım:
Balkabağı harika bir beta-karoten kaynağıdır, ayrıca başka vitamin ve mineraller bakımından zengindir. Bir küçük tabak balkabağı, günlük beta-karoten ihtiyacının %25'ini, C vitamini ihtiyacının yüzde 10'unu karşılar ve iyi miktarda potasyum içerir. Ayrıca iyi bir lif kaynağıdır.Taze balkabağının kendi özgü bir tadı ve dokusu vardır. Ama balkabağı keki yapmak için kullanılan konserve balkabağı da aynı besin değerine sahiptir.Yarım kase balkabağı keki karışımı, günlük beta-karoten ihtiyacının yüzde 220'sini karşılar ve oldukça düşük kalorilidir. Faydaları:Beta-karoten, birçok kanser çeşidini önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca sigara içenlerin akciğer kanserine yakalanma riskini biraz azaltabilir.Beta-karoten, kalp krizi ya da felce sebep olan, ateoroskleroz ya da damar sertleşmesini önlemeye yardımcı olabilir.Güçlü bir antioksidan olup C vitamini, kanser ve kalp hastalığına karşı koruyabilir ve vücudun enfekisyonlara karşı savaşmasına yardımcı olabilir. Kabak çekirdeği yağı, harika bir çinko ve doymamış yağ asidi kaynağıdır, bu yağ asitleri prostat problemlerine yardımcı olabilir. Kurutulmuş ve kavrulmuş kabak çekirdeğinde bu yağ bulunur.
Afiyet olsun kuzularımızaa...

1 Aydır Neler Oldu Neler...

Bir aydır blogunla ilgilenemediğim için canım çok sıkkın aslında..Boş vaktimde yapabildiğim tek şey uyumak. Zaten günde 4-5 saat uyuyabildiğim için düşün artık ne kadar boş vaktim var.
Her çalışan anne gibi benim de bir yanım eksik. Seni görememekten çok büyüdüğünü görememek, sana yeterli olamama hissi canımı çok sıkıyor. İstediğim şeyleri öğretemiyor. İstediğim kadar çok yanında olamıyor. Böyle durumlarda söylenen bir cümle geliyor aklıma.."Çok zaman değil, kaliteli zaman geçirin." Çok güzel bir cümle ama bu cümle de sıkkın canıma iyi gelmiyor. Seninle birlikteyken herşeyin en iyisini yapmaya gayret ediyorum ama yapamadıklarım daha fazla gibi geliyor.

Evde olsaydım neler yapardım?

Her gün biraz güneş ışığı alabilmen için seni parka götürürdüm. Gerekli D vitaminini alamadığını düşünüyorum.

Yemeklerini süsler, tabağını tablo gibi sana sunardım, daha zevkle yiyebilmen için..

Yaşıtlarınla kaynaşacağın yerlere götürmek isterdim seni, bol bol iletişim kurup, sosyal yönün gelişsin diye...
"Her Güne Bir Oyun" diye bir etkinlik kitapçığı oluşturmuştum yıllar önce velilerime..

O kitaptaki herşeyi seninle yapmak isterdim.

Daha neler neler isterdim. Bi bilsen..Akşamları yüzlerce kez öpüp kokladığım saçlarını daha çok öpmek isterdim. Gülüşünü daha çok görmek, yumuk ellerinin oyuncakları kavrayışını daha çok izlemek isterdim...

TAM BİR ANNE OLMAK İSTERDİM OĞLUM..
ŞİMDİ Kİ GİBİ YARIM ANNE HİSSİNDEN KURTULMAK İSTERDİM...

SENİN HER ANINI DOYASIYA YAŞAMAK İSTERDİM...

Atam Sen Rahat Uyu...

10 KASIM 2008
70 yıl önce kara kasımda gitti Atam..Sana onun ne muhteşem şeyler yaptığını anlatmayı çok istiyorum. Bir an önce büyü de yurdu yurt yapan Ata'nı tanı oğlum. Tanı ki sen de kendi nesline tanıt...

HOŞGELDİN BÜLENT AMCAAA

13 EKİM 2008
Bülent Amcan tam ben sana hamile olduğumu öğrendiğimde Almanya'ya çalışmaya gitmişti. Pelin Yengen İstanbul'da, amcan ise Almanaya'da.Onlar için zor bir süreçti.
Tam 1,5 yıl sonra amcan Türkiye'ye döndü.

Zaten her 15 günde bir geliyordu, görüşüyorduk ama evine dönmesi hepimizi çok sevindirdi.
Bu pazar onları ziyaret gittik.
Doğum yaptıktan sonra taburcu olduğum gün amcanlarda kalmıştık seni hastanede yoğun bakımda bırakıp...Seni yoğun bakımdan çıkarttıktan sonra ilk kez amcanın evinde sevebildik. Tam 9 ay önce 13 Ocak'ta...İlk kez altını burda değiştirmiştim.

Bu güzel ay dönümünü kutlamış gibi olduk dün gece. Pelin Yengen bize harika bir yemek hazırladı. Balık ve salata..Nefistii..Sen de bayıldın, zaten balığı çok seviyorsun.

İşte dün akşamdan kareler...

HEDİYELERİN

Uzun zamandır, böyle bir bölüm açmak istiyordum ama bir türlü zaman bulamadım. Artık hediyelerini bu bölüme ekleyeceğim. Tarihe göre sıralamak için zamana ihtiyacım var. İlk olarak bayram hediyelerin. Bülent Amcan ve Pelin Yengen'den:)


İlk olarak Eğlence Merkezim adlı bu oyuncağı almıştı Pelin Yengen. Ama fazla sesi ile ilk önce ürktün, sonra alıştın ama bi kaç parçası çalışmayınca geri vermeye ve daha az sesli birşey almaya karar verdik ve şunları seçtik. Sonradan ilk oyuncağını keşke vermeseydik, ayakta durma egzersizleri yapıyor ve çok eğleniyordun dedim durdum. Ama diğer oyuncaklarını da çok sevdin.

Bu arada bayramdan önceki haftalarda Pelin Yengenler Amerika'ya gittiklerinde sana bu güzel ayakkabılar aldılar. Biz de sana bayramda giydirdik. Kırmızıyı çok sevdiğin için sürekli yeni cicilerini inceledin. Zorla ayağından çıkarıp uzun uzun baktın onlara.

Pelin Yengen'e ve Bülent Amcan'a çoook teşekkür ediyoruz.



Sevinç Teyzen yani Elif'in annesi sana bu takımı almıştı. Teşekkürler Sevinç Teyzemiz










İLK ÖPÜCÜK:)

10 EKİM 2008
Elif ile iletişimin günden güne değişiyor. Eskiden ondan korkardın, bu akşam sen de ona çığlıklarınla yanıt vermeye çalıştın. Bu arada Elif öğrendiği öpücük kavramını sana da öğretmeye çalıştı o akşam. İşte böyle öpülür oğlum iyi öğren:))Lazım olacak ilerde:)

YENİ YEMEK DÜZENİMİZ

13 EKİM 2008
Uzun bayram tatilimiz sayesinde biberonla beslenmeden kaşıkla beslenmeye geçiş yapabildik çok şükür. Bu durum beni çok üzüyordu.
Azmettim ve sonunda çok güzel bir yemek düzenimiz oldu.
Ek gıdaya ilk başladığımızda kahvaltını bizim gibi yapıyordun. Sonra diş krizi, benim işe başlamam derken bulamaç gibi bir kahvaltı karışımını biberonla içmeye başladın. Bir süre sonra biz masadayken herşeye ağzını açmanla yine eski yönteme döndük. Şimdi sana aşağıdaki gibi bir tabak hazırlıyorum, sen de afiyetle yiyorsun kuzum:)

Kahvaltımızda neler var yazalım:

Bir yumurta sarısı,

Bir dilim tahıllı ekmek,(domates suyu ile ıslatılabilir)

Bir parça beyaz peynir(suda bekletilerek tuzu alınmış)

Bir parça kaşar peyniri

Bir çay bardağı üzüm suyu(Tuna üzümü çok sevdiği için üzüm tercik ediyorum.)

SEN GÜLÜNCE...

7 EKİM 2008

Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Sen ne kadar çabuk büyüyorsun kuzum. Yarın 9. ayını dolduracakasın. Neler yapabiliyorsun bakalım:

  • Biberonunu tutup suyunu kendin içmeye çalışıyorsun.
  • Evin heryerine girip çıkabiliyorsun, bu pek hoşlandığımız bir durum değil çünkü evde karıştırmadığın pek bir yer kalmadı da :)
  • Sıralamaya çalışıyorsun. Bazen pek bir cesaretlenip 2 elini çırpmaya çalışınca popo üstü düşüyorsun. Bazen kötü düşüşler de yaşıyoruz ama düşe kalka öğreneceksin yürümeyi.
  • Sevinç çığlıkları atıyorsun. Özellikle oyun oynarken çok mutlu olduğunda öyle kuvvetli çığlık atıyorsun ki kulaklarımızın pası siliniyor:)
  • Aydaşlarınla iletişimin daha belirgin hale geldi. Özellikle daha önceleri korktuğun Elif ile dokunmaca hatta öpmece bile oynuyorsun(foto yukarıdadır:))Daha çok öpülen taraf oluyorsun o ayrı :)
  • Yine aydaşlarını taklid ediyorsun, onlar gülünce kahkaha atıyorsun. Ağladıklarında da gerçekten ağlıyorsun:)
  • El çırpma konusunda çok da becerikli değilsin. Erkek ağırlı mıdır nedir anlamadım:)
  • İki oyuncağı birbirine vurup aile bütçemize katkıda bulunuyorsun:)
  • İstediğin cep telefonunu ya da kumandayı sakladığımızda bulup almak istiyorsun.
  • Hayırın anlamını billiyorsun ama uygulama da pek işine gelmiyor. Şu sıralar baban bilgisayardayken sıkça söylediğimiz hayır'a rağmen ağlayarak ona ulaşmaya çalışıyorsun. Bilgisayara dokunamayınca ağlıyoyorsun. Biz de her seferinde eline oyuncak verip onunla oynaman gerektiğini vurguluyoruz bıkmadan usanmadan:))
  • Şimdilik toplam 7 dişin var. Dişlerini amcanın Almanya'dan getirdiği ürünlerle temizliyoruz.
  • Beslenme listemiz epey doldu. Balık, köfte, sulu et yemeği, fasulye, nohut, pilav makarna, dolma, kısacası sofra yemeklerinden herşeyi yiyorsun.
  • Önceki aya göre çok iştahlısın ve bu ay çok güzel kilo aldın.Boyumuz ise aynı.

İYİ Kİ DOĞDUM, İYİ Kİ SENİ DOĞURDUM:))

30 EYLÜL 2008
Bugünün annenin doğum günüü...
İyi ki doğmuşum minik kuşum ve iyi ki seni doğurmuşum:)
Geçen yıl bu zamanlar sana hamileydim.
Geçen seneden bir fotoğraf, sen karnımdasın.
Diğeri de bugünkü halin. Zaman ne çabuk akıp gidiyor.
Önümüzdeki yıl "İyi ki doğdun annecim" demen dileğiyle...:)

İYİ Kİ DOĞDUUUUNN ELİİİİİF :)


27 EYLÜL 2008
Tam bir yıl önce dünyaya gözlerini açtı Elif'cik. Ben onu ilk kez gördüğümde 3 haftalıkltı. Çok güzel bir bebekti, minicikti. Bir kaç ay sonra gördüğümüzde gözlerimize inanamadık babanla. O minicik kız, nasıl toparlamış nasıl serpilmiş şaştık kaldık.
Hele şimdi güzeller güzeli bir kız oldu Elif ve bir yaşını doldurdu bu güzel kız.
Senin tatil arkadaşın, sevgili arkadaşım Sevinç'in tatlı kızı...
İyi ki doğdun Elif, iyi ki sen de, annen de baban da hayatımızdasınız.
Annen ve babana hep mutluluk getir.
Sağlıkla büyü güzel kız :)

EN GÜZEL ŞEYE VEDA...

Ağustos ayında dişlerinin de etkisi ile emme olayını abartmış, bazı geceler 10 dakikada bir uyanıp emmek istemiştin. Çok yoruluyordum ama hiç şikayet etmiyordum.
İşe başladığımda daha da zordu çok sık uyanmak ama sana anne sütü verebilmek bence bir lütuftu ve herşeye değerdi.
Seni emzirebilmek bence anne olarak seninle yapabildiğim EN GÜZEL ŞEYDİ...
Sana en az 1 yıl anne sütü vermek istiyordum, geçen sezon okulda hiç aksatmadan 3-4 saatte bir hep sütümü sağdım. Tüm yaz sık sık seni emzirdim. Emmediğinde sağdım. Yeme düzenimi senin huysuz günlerin dışında hiç aksatmadım. Ama senin agresif döneminde moralman çöktüm.

Nedir nedeni bilemiyorum, kendimce nedenler bulup, üzüntümü bastırmaya çalışıyorum ama olmuyor.
Neyse neye üzüldüğümü anlatmaya devam ediyorum.
İşe başladığım gün,(25 Ağustos) sabah seni emzirdim. Üzerinden 4 saat geçti ve sütümü sağmak istedim. 30 dakika sonra sadece 20 ml süt çıktı. Üzülmedim, ilk gün stresidir dedim. 3 saat sonra yine 20 ml çıkınca ister istemez üzüldüm. Sağmaya devam ettim.

Ama her sağışta benzer sayılar çıkınca ve sen giderek emmekten uzaklaşınca üzüntüm giderek arttı.Bebeğine süt vermeyi bu kadar önemseyen ve o anın büyüsünü bilen bir anne için bu çok zordu. Her gün giderek azalan sütüm nedeniyle süreleri uzattım. Eve 50 cc'den fazla sütle gidemiyordum. Az gelen süt nedeniyle sen 11 Eylül'de emmeyi bıraktın. O gün epey ağladım, yine emersin diye de ümid ettim bi yandan..13 Eylül'de bir kez daha emdin, o son emişinmiş.

22 Eylül'deki sağışımda kan görünce doktorum da artık bırakmam gerektiğini söyledi. 4 gün sonra dolan sütleri ise dün sağdım ve attım. Eskiden 3 saatte bir dolan sütler 4 günde ancak doldu ve sadece 40 cc süt geldi...

EN GÜZEL ŞEY ile vedalaştım, onu çok özleyeceğim.Seni dolu dolu 8,5 ay emzirdim, her seferinde daha bir keyifliydi seninle aramızdaki bağ. Artık onsuzluğa alışacağım.

BABASI...

MADEN SUYU İÇMEDEN UYUMAM :)

26 EYLÜL

EN YENİ DİŞLER :)

23 EYLÜL 2008
Bu akşam yeni dişlerini görerek bir kez daha şok oldum. Üst dişlerinin yanındaki dişlerinde çıkmış meğer. Şimdi toplam 7 dişin var. Tabi yeni çıkanların belirgin hale gelmesi için biraz zamana ihtiyaçları var. Son farkettiğim dişin. Tabi şimdilik diş demekten çok dişinin oluşturduğu yarılma diyebiliriz.

YENİ DİŞLER


20 EYLÜL 2008

Geçen hafta patlayan 2 dişinle birlikte rahat bir nefes aldık. Bugün aslında 3 dişinin birden çıktığını farkettik. Hem sevindik hem de çok şaşırdık.

Alttaki 3. dişin de üst dişlerinle birlikte çıkmış meğer.

Nasıl farkedemedik kuzum? Neyse bir krizle 3 diş :))

Ağustos ayında çektiğimiz sıkıntıların sorumluları artık aramızda :))

Hoşgeldiler, safalar getirsinler :))


Dişlerini blogunda da yayınlamak için net ortamı için bir tablo buldum. İlgilenenler anneler alttaki linkten indirebilirler.


Bir de sana http://www.bebekmarket.com/ 'dan aldığım günlük taa hamileliğimden beri aradığım bir şeydi. Henüz istediğim gibi doluramadım ama ondaki diş tablosundan da dişlerini takip edip kaydını tutacağım.


Her şey senin en güzelini yaşaman ve nasıl yaşadığını sana anlatabilmek için kuzucuğum..





DAHA 7 YIL VAR AMA...

16 EYLÜL 2008
Bugün bahçede nöbet tutarken, senin okulunun nasıl olacağını düşündüm. Nasıl bir okulda eğitim alacaksın, nasıl bir bahçesi olacak, nasıl oynayacaksın, nasıl bir öğretmenin olacak???

Kaygılanmak için çok mu erken yoksa...


Keşke benim çalıştığım okul kadar güzel bir okulda eğitim alabilsen güzel oğlum. Okulumuzun bahçesindeki Truva Atı oyuna açıldığında yine seni hayal ettim. Tüm çocuklar ata koşarken seni de aralarında düşledim. Ahh kuzucuk ahhh..Belki 7 yılda daha bu okulda çalışabilirsem sen de öğrencim olabilirsin:))) Senin için iyi mi olur kötü mü olur bilemem:)))

8 AYDIR BİTİREMEDİĞİM ŞİİRİN...

8 EYLÜL 2008
Sekiz ay önce kollarıma aldım seni.. O gün bugündür aklımda uçuşan sözcükler yerlerini buldu ve sana yazdığım şiiri tamamladım.
Şiirden önce bu ay sonunda neler yapabiliyorsun onları yazalım.
  • Emekleme de uzmanlaştın. Emeklemekten sıkılınca tutunup kalkabileceğin yerleri gözüne kestirip tırmanıyorsun. Genellikle benim dizlerime, küçük odadaki minik sehpaya (ordaki süs eşyalarını rahatça kemirmek için)
  • Hayır’ın anlamını biliyorsun. Elektrikle ilgili herşey müthiş ilgini çekiyor. Kablolar, prizler vs. Onlara yaklaşınca "Hayır" diyoruz ve sen küsüp ağlıyorsun. Ama bir süredir gülüp hızlıca emekleyip onlara ulaşmaya çalışıyorsun.(Ne istediğini bilir. Engellenince sinirlenir.)
  • Geçen ayki iştahsızlığın azaldı. Eline verdiğimiz galeta, ekmek gibi şeyleri kemirmek yerine artık yiyorsun. Bazen yemek kasenin içine elini sokup pilav, nohut gibi yemekleri elinle yemek istiyorsun.
  • Çok gülüyorsun. Özellikle babanla aranda çok güzel bir iletişim var. ona gülüşün bambaşka.
  • Baban ve ben işten geldiğimizde üzerimize tırmanıp saçlarımızı elliyor ve yüzümüzü ısırmaya çlışıyorsun. Bu da sizi özledim demek oluyor sanırım.
  • Geçen ayki sık uyanmaların devam ediyor. Anne sütü yerine tahıllı mamalar vermeyi deneyerek bu uyanmaları azalttık.

Ve Şiirin...


Bol Küüüütlü Günler Başladı...

10 EYLÜL ÇARŞAMBA
Uzun zamandır emekliyorsun. Şu sıralar emekleme hızına yetişemiyoruz. Sürekli "küüüt" sesleri ile irkiliyoruz. Hem e hep yanında olmamıza rağmen. Halıda oyun oynarken bir bakıyorum hızla ilerliyorsun, küüüt kalorifere küt-baaaşşş :) Neyseki sıkı canlısın aslan oğlum. Herşeye ağlamıyorsun..
Ama son günlerde tutunup kalkmalar da başladı. Düşüşler arttı tabi. Neyse düşa kalka büyüyeceksin. Allah büyük kazalardan korusun yavrum seni.
Bu arada geçen ayki huzursuzluğunun nedeni bugün patladı(!) Evet üst dişlerinden 2'si çizgi halinde çıktı. Ama henüz ele gelmiyor. Diş etlerin o kadar gergin, öyle kırmızı ki gece ağlamalarının nedenini artık çok iyi anlıyoruz.
Geçtiğimiz 2 hafta o kadar iyiydin ki. Akşam eve gelince hiç ağladığını duymadık, iştahın çok iyiydi. Herşeyi silip süpürüyordun. Geceleri de iyi uyuyordun. Şimdi yine biraz huzursuzsun. Ama geçen ayki gibi değil neyseki. Jeller, ağrı kesiciler fayda ediyor biraz. Dişler bi bitse diyorum ama o zaman da 2 yaş sendromu başlayacak. Ne zormuş bebek olmak kuşum:)

Ve Yeni Öğrencilerimle Tanıştım...

4 EYLÜL PERŞEMBE
Minik kuzum. Bugün senin gibi minik kuzular geldi sınıfıma. Tam 18 kuzu. Hemen seni anlattım onlara..Senin gibi onlar da çok tatlı ve senin resimlerine bakmak için birbirlerini yediler:) Seni görmek ve sevmek istiyorlarmış. "Tuna'yı okula getirin" dediler durdular:)
Ama ne farkettim biliyor musun kuzum..Onlar bana sarılınca, onları öpünce seni daha çok özlüyorum. Onlar da bebek kokuyorlar hala..Senin gibi..Onlara öğrettiğim şarkıları akşam sana söylüyorum. Sağ elin hemen kıvrılıyor. Bu hareketine bayılıyoruz:)
En kısa zamanda video eklicem. Kıvrak ellerinin videosunu:)

Mini Mini 1'ler

2 EYLÜL SALI
2 gün sonra yeni ve minicik öğrencilerimle tanışacağım. Ama onlardan önce bugün velileri ile toplantımız olacak. Çok heyecanlıyım. Seni büyütürken bir de 18 minikle ilgilenmek hem yorucu hem de eğlenceli olacak sanırım:)
Bugün eve geldiğimde beni görür görmez ağlamaya başladın. Sanırım "anne yok", "anne geldi" gibi anlamlandırmalar oluşuyor zihninde. Ve yeniden gitmemden korkarak sürekli yanımda olmak istiyorsun. Bir de sürekli anne sütü:) Ben bu durumdan çok memnunumm:) Bol bol hasret gideriyoruz akşamları...

Anne Tekrar İşe Başladı

25 AĞUSTOS PAZARTESİ
7 hafta ne çabuk geçiverdi. Seninle oldukça zor bir süreç yaşadık bu tatilde. Ama işe başladığım bugün seni çok özledim. Artık herşeyi anlıyorsun. Anne baba yokluğunu farkediyor ve bizi özlüyorsun. Bunu eve geldiğinde benim yüzümü yalamandan babanın peşinde ağlayarak emeklemenden anlıyoruz.
İş başı yaptım, bir de akşamları sana vakit ayırmak için nete hiç giremiyorum. Blogunu da takip edemedim ama herşey seninle daha çok zaman geçirmek için minik adam:)
9 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ
SANAL DÜNYADAN GERÇEK DÜNYAYA...
Hiçbir zaman benim için sanal arkadaş olmadılar gerçi..

Netteki teyzoşların ve kardeşlerinle buluştuk. Özlem ablanın evi kreşe döndü:) Harika bir gündü. Tüm arkadaşlarım harikaydı ve kuzuların hepsi çoook tatlıydı..En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle...


20 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA

DEDENİN MEMLEKETİ BİLECİK/GÖLPAZARI'NDAYIZ.

Deden ve babaannen büyükdedeni görmek için Gölpazarı'na gittiler dün. Biz de büyükdeden ile tanışmanı istedik, ziyarete gidip elini öpelim dedik. Çok iyi ettik.

SON 3 HAFTANIN ÖZETİ

Ne zamandır blogunla ilgilenemedim oğlum. Ama bunun sorumlusu ben değilim biliyorsun. Maalesef sendeki inanılmaz değişim beni benden aldı ve hiçbirşeye bakamaz oldum. Seni uyuytmayı başarır başarmaz ben de uyuduğum için değil internete girmek bazen yemek bile yiyemiyorum.
Sendeki değişiklikler...
1. Çok sinirlisin, huysuzsun da diyebiliriz.
2. Sürekli mızıldama halindesin.
3. Gündüz uykuların azaldı, bu normal ama uykun gelince o müthiş sesinle yeri göğü inletiyorsun. Şu sıralar emerek uyuyabiliyorsun neyseki..
4. Yemek yemeyi reddediyorsun, kaşığı görmek bile istemiyorsun, çok acıkmışsan parmağımla verdiğim gıdaları yiyorsun. Bu sayede pütürlü gıdalara iyice alıştın, köfte ve makarna en favori yiyeceğin, tabi 4-5 saatlik açlığın ardından çooook azıcık yiyorsun.Rejim mi yapıyorsun nee?
5. Bana yapışık yaşıyorsun diyebilirim. Daha önceleri yerde saatlerce oynardık, seni rahatça bırakıp işlerimi yapabilirdin. Şimdi mümkün değil, öyle bir ağlıyorsun ki komşularım sana ne olduğunu soruyor. "Sadece mutfağa gidip Tuna'ya yemek hazırladım" dediğimde şaşırıyorlar.
6. Sürekli emmek istiyorsun, özellikle gece 30-40 dakika memede kaldığın oluyor, olan da bana oluyor o ayrı...Biberonu değil memeyi istiyorsun, ağzına biberon ya da emzik değdiğinde çığlık atarak ağlıyorsun.
7. Gece 20'den sabah 6'ya kadar uykular bitti artık. Çok zor bir şekilde 20-21 civarı uyuyorsun ama, 23'ten sonra saat başı hatta yarım saatte bir uyanıyorsun. Emip uyusan neyse, bir güzel ağlıyorsun. Emziriyorum tam uyudun diyorum yanından kalkıyorum bir feryat bir çığlık ne yapacağımızı şaşırıyoruz babanla...
8. Kilo kaybediyorsun. Hem yememek hem de emeklemek bir arada olunca ve hiç yerinden durmayınca doğal olarak kilolar gidiyor. Bu beni en çok üzen durum..
Bendeki değişiklikler...
1. Yüzüm çöktü resmen, gözlerimin altında mor halkalar var artık...
2. Sürekli kucağımda olduğun için boynum ve belim büküldü, belimde çok şiddetli ağrılar var.
3. Kucağımdayken şiddetli ağlamaların sağ kulağıma zarar verdi sanırım. Müthiş bir ağrı var, doktora gitmem gerekiyor sanırım.
4. Seni uyuturken ve sen uyuduktan sonra(gece uykusu) elimde olmadan ağlıyorum. Sendeki bu değişim beni çok üzüyor.
5. Bileğimde ve kol altımda kabartılar oluştu, doktora gittiğimde stresin tetiklemiş olabileceğini söyledi.
6. Ruhen çok daralmış durumdayım ama sana hissettirmemek için elimden geleni yapıyorum, zaten sen gülüp bana sarılınca herşey bir anda değişiveriyor kuzum...
Neden Bunları Yaşıyoruz...
Bu konuda 2 ayrı doktora götürdük seni. İlk doktorumuz iştahının ve uykusuzluğunun normal olduğunu çoğu bebeğin böyle yaptığını söyledi. Geçen ayki öksürüğünün de etken olabileceğini söyledi ve iştah şurubu verdi sana. Ama şurup fayda etmedi, zaten vitamin takviyesi. Yemek yemediğin için ihtiyacın olan vitaminleri bu şurupla alıyorsun.
Diğer doktorumuz da sıcaklardan etkilenmiş olabileceğini söyledi. Başka bir konuya da dikkatimizi çekti, beynimin reddettiği şeyi..
GENETİK/YAPI..
Evet anne ve babadan aldığımız bir takım özelliklerimiz var. Babanın ve benim ailemden aldığım bilgilere göre baban da bebekken çok ağlarmış, ben de çok iştahsız bir bebekmişim. Sen de iyi bir mix oldun yani..
Diğer bir konu yine diş ihtimali tabi. Üstlerin çıkma ihtimali, azı dişlerinin gelişimi de etken olabilirmiş.
Bugün kontrole gideceğiz, bir de pnömokok aşının 2. dozunu olacaksın. Bu da huysuzluğunu arttıracak biraz. Neyse sağlıklı ol da sen kuzum..
Bir diğer ihtimal(bana göre), bunu da bugün doktorumuza soracağım. Hala yenidoğan günlerindeki gibi yumurta akı kıvamında kusmaların var, tam kusma gibi değil. Ama midene ne gitse hemen arkasından epey ekşi kokan bir balgam geliyor. Bazen de midendeki gazı çıkartırken sulu bir ses geliyor ama kusmuyorsun. Sonra da huzursuzlanıyorsun. Yemek yerken de pek keyifli değilsin. Tüm bunlar REFLÜ olabilr mi sorusunu getirdi aklıma. Bakalım doktorumz ne diyecek..
Bir de işin psikolojik boyutu var tabi..Bebekler 6-12 ay arası bilinçleri arttığı için ayrı kalma korkusu yaşarmış. Odadan çıkan annesinin ardından ağlayan bir çok bebek görmüşüzdür , işte bu ayrılık korkusu imiş nedeni. Bazı bebekler daha çok yaşarmış, bazısı daha az..Bu ayrılık korkusu bebeklerin gece uykularını da etkileyebilirmiş. Birden sıçrayarak uyanma çığlık atarak ağlama şeklinde gece yansımaları da olabilirmiş.
Eğer uyanmazsan 3 hafta boyunca neler yaptık, maceralrının fotolarını eklemek istiyorum. Önce emekleme görüntülerin...
EMEKLİYORSUN...

5 YIL ÖNCE


27 TEMMUZ 2008
Bugün bizim evlilik yıldönümümüz oğlum. Babanla bir pazar günü çok güzel bir düğünle evlenmiştik. 5 yıl sonraki kutlamamızda sen de kucağımızdasın, ne güzel.
Nice güzel yıllara hep birlikte minik kuzum...
7. AY: HAREKET ZAMANI
  • Sana değişik gelen her nesneyi ele geçirmek istiyorsun ve asla vazgeçmiyorsun. Uzanıyorsun, uzanıyorsun, veremeyeceğimiz bir şeyse ağlıyorsun. Dikkatini çeken başka birşey bulana kadar hem de:)
  • Bu ay başında emekleme pozisyonundayken ellerin sabir dururken ay sonunda ellerinin ne işe yaradığını keşfettin ve tam gaz İLERİİİ..Şimdi seni durduramıyoruz:)
  • Bizi bir masraftan kurtardın..OYUNCAK almıyoruz sana..Çünkü bu ay çoğu bebek oyuncaklara karşı ilgisiz olurmuş, e o kadar çok incelenmesi gereken nesne varken oyuncağı napıcaksın zaten:) Evdeki tüm eşyalar senin için birer oyuncak zaten..İncele dur:)
  • Yanından ayrılamaz oldum. Odadan çıkar çıkmaz ağlıyorsun. Ben de bunu cee-ee oyununa dönüştürdüm. Tam ağlamaya başlıyorsun ki ce-eee diyorum. Sen gülerken biraz iş yapıp arada kendimi gösterdim mii, tamam bu işş..I ııhh öyle değil, çok ağlıyorsun çooookkk...
  • Bu ay sonunda iştahın da azalma oldu ve gece uykularımız bölünmeye başladı.
  • Pütürlü gıdalara bu ay sonunda alıştın, hala desteksiz oturamadığın için 45 derecelik açı ile yatarak yiyorsun.
  • Eline verilen yemeklerle (bisküvi, ekmek, salatalık) konuşuyorsun, hatta bazen sinirlenip sıkıyorsun. Sıkılınca da atıyorsun:)
  • Bilinçsizce "Anne" demelerin devam ediyor, özellikle ağlarken. Bir de kucağıma geldiğinde saçımı çekme, omuzumu/yanağımı ısırma gibi tanıma davranışların arttı.
  • Yerde oynarken çarşafı çektiğinde üzerindeki oyuncağın sana yaklaştığını farkedip çarşafı çekmeye devam ediyorsun.

BODRUM BODRUM...

24-27 TEMMUZ 2008
Beklediğimin aksine huzurlu, sakin çok güzel bir tatildi. 2. dişin yola çıktığımız gün patlayınca hepimiz derin bir oh çektik. Yolda çok sıkıldın ama otele varır varmaz sakinleştin. Anne ben gezmek istiyordum, sonunda rahatladım der gibiydin. :)
Biz bu tatile komşumuz olan Sevinç Teyzen, Ahmet Amcan ve onların tatlı kızı Elif ile gittik. Bu etken de tatilimizin süper geçmesini sağladı.
İlk gün yani 24 Temmuzda saat gece yarısı 3'te yola çıktık. Öğlen gibi tesiste olmayı planlıyorduk çünkü, rahat yatağından araba geçtiğimizde biraz huzursuzlandın ama uyumaya devam ettin. Ama 5'te bir açtın gözünü uyutana aşkolsun:) 7 gibi tekrar uyudun ama arabada yatağındaki gibi rahat olmadığın için sadece 3 kez 45 dakikalık uyku ile yetindin. Saat 12'de tesise geldik, odalarımız hazırlanana kadar bekledik. Bu sırada yemeğimizi yedik sen de çok acıkmıştın, yanıma aldığım kavanoz mamalarından karnıbaharlısını silip süpürdün diyebilirim:)
Yemekten sonra deniz kenarına indik. Deniz çok güzeldi. Baban ve Ahmet Amcan denize girerken biz Elif ve seninle ilgilendik, Elif ile biraz bakıştınız, biraz oynadınız. Sizi izlemek çok eğlenceliydi:) Babanlardan sonra biz de denize girdik. Çok güzeldi. geçen yılki tatilden ve yüzme kulübündeki antremanlardan(erken doğum riskinden sonra 6. ayda ysaklanan) sonra ilk kez yüzdüm ve bu bana çok iyi geldi. Denizde Seinç Teyzenle bol bol sohbet ettik.
O gece akşam yemeğinden sonra Türkbükü'ne gittik, sahilde biraz gezdikten sonra Elif'le senin uykunuz geldi ve otele döndük. Yolda uyuduğun için uyku sorunumuz olmadı, o gece çok güzel uyudun.
25 Temmuz Cuma, 2. günümüzde de dün olduğu gibi babalar ve anneler arasındaki süper işbölümü ile bol bol yüzdük. Seni ve Elif'i de denize soktuk. Sen ilk başta biraz ürperdin, sonra garip garip sesler çıkardın ağlamak değildi, emziğini alınca sustun ve ben de biraz daha ilerliyip seni yüzdürmek istedim ama bir de baktım ki boynumdaki telefon kesem suyun içinde. Seni denize sokabilmek için harcadım telefonu yani:))
Akşam üstü uykunuz için odalara gittikten sonra yemek için Elif'lerle buluştuğumuzda Elif'in ateşlendiğini öğrendik, yanımdaki derece ile ateşine baktık, epey yüksekti. Fitil ve şurup ile ateşin düşmesini bekledik. Bu arada Bodrum'a gittik biraz gezecektik ama Elif'in keyfi yoktu, sen de uyumak isteyince, ertesi geceye erteledik bu planı. Ben seninle odaya çıktım, baban bişeyler atıştırmak için gitmişti ki Elifleri hastaneye gitmek üzereyken görünce o da eşlik etmiş. Elif çok kusmuş yolda. Hastanede mikrobik bir durum olduğunu ve antibiyotik gerektiği söylenmiş. Bu haberle çok üzüldük.
26 Temmuz 2008 Cumartesi
3. günümüz, Elif sabah biraz daha iyiydi, doktoru denize girmemesini söylemiş. Ben de korktum ve senii denize sokmadım bugün. Bugün bir arkadaşımız oldu Adı Defne, daha çok Elif ile oynadı, çünkü sen bir erkek olarak ve 6 aylık olarak pek anlamıyorsun oyundan. Elif ve Defne çok güzel oynadılar, sen de onları izledin:)
Babişler sağolsun günde 2 posta deniz sefası yaptık. E tabi senin ve elif'in hakkını da yiyemem. Çok usluydunuz minik kuzularr:))
27 Temmuz Pazar
Bugün son gününümüz oteldeki, sabah eşyalarımızı toplayıp hazırlandık, kahvaltıdan sonra yine denize gittik, bir de aqua park bölümüne gittik Sevinç teyzenle. Son günün tadını çıkardık. Sen ve Elif de Defne ile oynadınız.
Bu arada bugün babanla benim evlilik yıl dönümümüz, bugünün diğer yarısını yolda geçirdik. Dönüş yolumuz tatsızdı. Bursa çıkışındaki yokuşta trafik akmıyordu ve arabamız tekledi. Kenara çektik ve bizim gibi bir sürü araç trafiğin azalmasını bekliyordu. Sen ve ben Sevinç teyzenlerin arabası ile devam ettik ve onlarda kaldık. Baban bizi sabah aldı. Kısa bir süreliğine de olsa bu beni çok üzdü. Onu öylece orda bırakmak çok garip geldi bana. Neyse ki sabah bizimkleydi.
Çok güzel bir tatildi. Sen süper bir düzen tutturdun, uyudun, iştahlıydın, neşeliydin çok sakindin.
Bundan sonra seninle tatilden korkmayacağız, aferin sana kuzumm:))

ANNEANNEMİZDEYİZ


21 TEMMUZ 2008
Anneannende 1 gece kalabildik, senin sıkıntıların geçmek bilmedi bir türlü. Pazar günü geldik, pazartesi kahvaltıdan sonra baban bizi aldı. Sana göre salıncak vardı, diğer salıncakta da sallandık, terasta gezdik ama ı ıhh..Sen sakinleşemedin. Anneannen seni bisiklete bile bindirdi ama fayda etmedi. Ömer'cik de öylece seni izledi, aslında o çok yaramazdır ama sen o gün onu bastırdın sesinle. Biraz daha büyüyüp şu sıkıntılarımızı atlatınca Ömer ile bol bol oynayacaksın inşallah kuzumm..

LEMOŞ TEYZEMİZ ERDİ MURADINAAAA:))


17 TEMMUZ 2008
Leman Teyzen benim iş arkadaşım ama onun benim için değeri iş arkadaşlığı ile sınırlı değil. Her zaman bana anne şefkati ile yaklaşan sırlarımı paylaştığım canım arkadaşım o benim. Seni beklerken en çok onunla paylaşmıştım hislerimi. Sen dünyaya geldiğinde de yine senin macerların ile kafasını bolca şişirmiştim. Önümüzdeki yıl farklı gruplarda çalışacağız ama arkadaşlığımızın bitmeyeceğine inanıyorum.
Leman Teyzenin oğlu Serkan hızlı bir şekilde evlendi, biraz geç kaldım ama yine de o güzel geceden resimler eklemek istedim.
O gece sana babaannen ve deden baktı. Ama hiç durmamışsın o gece, zaten o gece ile diş sıkıntılarımız start vermişti.

EMEKLEME ÇALIŞMALARI

22 Temmuz 2008

İki hafta önce başladığın çalışmaların hız kazandı ve artık biraz emekleyerek biraz sürünerek istediğin yerlere ulaşıyorsun, hatta bizim istemediğimiz yerlere bile..Hehehe laf aramızda evi silip süpürmeye de gerek kalmadı, sağol tatlı oğluşum bana şimdiden yardımcı olmaya başladın:)

GEÇEN YIL BU HAFTA

13 Temmuz Cuma
11 hafta 4 günlüksün...Ama bu sabahtan beri tüm gebelik belirtilerim kayboldu. Seni kaybetme fikriyle tüm dün deli gibiydim...En sonunda babanla hastaneye gitmeye karar verdik.
Baban korkudan arabada bekledi, benimle yukarı çıkamadı.
Ama senin en güzel pozlarını kaçırdı..Evet sen çok sağlıklıydın ve kıpır kıpırdın, belinden kendini havaya bir fırlatışın vardı ki..Sana hayran kaldım oğluşummm.
Evet oğluşum diyorum çünkü bugün ben bişey gördüm:)
Doktor teyzemiz emin olmak istedi, kesin bir şey demedi ama ben biliyorum.
Gördüm gördümmmm!!! :))

Bugün ense kalınlığı ölçümün de yapıldı..Çok güzel çıktı sonucumuz: 0, 94 cm..
Yani çok ideal bir sonuç..Kan testinden sonra bakalım neler olacak..
4. AY BAŞLIYOR...
19 Temmuz Perşembe
12 hafta 3 günlüksün.
Bugün Nihal yenge ve Nilay’la buluştuk. Sonra doktor teyzen aradı. Test sonucumuza göre risk varmış(2'li test). Ama ben senin çok akıllı ve sağlıklı olduğuna inanıyorum.
Ama test sonucu arada kafamı da kurcalamıyor değil..

İLK DİŞİN, İLK EL UZATIŞIN...

Gezmelerimizi anlattım ama en önemli şeyleri unuttum oğlum:)
Tatilimizin diş acından dolayı erken bittiğini anlatmıştım ya. Eve döndükten sonra dişindeki yarılmayı gördüm(1Temmuz), sen de çok rahatlamış gibiydin. Anladık ki gerçekten dişin seni huzursuz etmiş. Şimdilik fotoğrafını çekmeye çalışıp seni huzursuz etmeyi hiç düşünmüyorum. Çünkü ellediğim de bile rahatsız oluyorsun. Hemen yanındaki dişin de kabardı çünkü.
Bu arada DİŞ BUĞDAYI denen yemeği yapıp bunu kutlayacağız.
Anneannene gittiğimizde erken döndük ve yapamadık.
En kısa zamanda teyzen ve anneannen bu organizasyonu yapacak, bakalım hediyeyi kim alacak:)
Bir de tatildeki ilk günümüzde(29 Haziran) babanın kucağındayken ağlayarak sürekli ellerini bana doğru uzattın. Bana gelince de babana :)) Oynadın durdun böyle...
Biz de yeni ve en çok beklenen bu gelişmeyi çok sevdik. Ah bi de ağlamasaydın:)

ELİF'CİK, TUNA'CIK

Komşumuz Sevinç Teyzen'ler bahar geldiğinden beri sıkça gittikleri Maşukiye'deki evlerindeler artık. Biz onları çok seviyoruz, çok iyi anlaşıyoruz. Ama hafta sonları camdan cama konuşur, sık sık görüşürdük. Benim işteki son ayımın yoğunluğu, onların sürekli Maşukiye'de kalmaları nedeniyle hazirandan beri görüşemiyorduk.
Bu pazar haberleştik ve onlara gittik.
Ahmet amcanın bize kebap sözü, babanın da kek sözü vardı da :)
Neyse, yediğimiz kebabın, Elif'in ve sohbetimizin tadı damağımızda kaldı. İyi ki böyle iyi komşularımız var, ve iyi ki komşuluğumuz güzel bir arkadaşlığa dönüştü:)

Teşekkür ederiz, Seviç Teyzemiz, Ahmet Amcamız ve tatlı Elif'cik:)

Anneanne, Teyze ve Kuzenler

11 TEMMUZ CUMA
Dişlerin, yemeklerin uyku düzenin derken çok yordun anneyi be kuzu..Anneannen ve teyzen de bana biraz yardımcı olmak ve özlemlerini gidermek için geldiler. Ablamın kızı İrem'cik benim ilk yeğenim ve benim için çok öncelikli ve özeldir. Bebek sevgisini, bakımını İrem büyürken öğrendim. İrem kocaman oldu artık ve ÖSS heyecanı sardı onu bugünlerde. Yarın sonuçlar açıklanacak. Marmara Hukuk, ideali. Bakalım merakla bekliyoruz sonucu
Çok güzel bir gündü, ben ablam ve annemle, onlar da senle hasret giderdiler. Derken bir anda ayrılmak istemedik birbirimizden. Senin çantanı hazırladığım gibi onlarla Ada'ya gitmeye karar verdim. Babamız pek sevinmedi bu işe ama olsun 1 gece katlanır bizsizliğe:)
Diğer dişin zorluyor seni, tatildeki kadar olmamakla beraber biraz sıkıntın var. Ama yola çıktığımız andan itibaren bir rahatlık geldi üstüne ki sorma gitsin. Evde sana batan bişeyler var ama anlamadım gitti.
Teyzende süper bir gece geçirdik, çok rahat bir uyku çektik. Her zamanki gibi bir kez uyandın, emdin ve uyudun. Aynı odada dip dibe yattığımız için sesini duymama bile gerek kalmadan kıpırtını hisseder hissetmez uyandım ve karnını doyurdum. Hemen uykuya daldın yine.

12 TEMMUZ CUMARTESİ

Sabah da çok keyifli uyandın. Nejdet Enişten merakla uyanmanı bekliyordu.
Ama biz 10'a kadar uyuduk:)
Güzel bir kahvaltıdan sonra güzel bir haber aldık. İrem'cik 358 puanla istediği bölüme çok yaklaştı. 1-2 hafta içinde tercih yapıp hayallerine kavuşacak.
Öğleden sonra baban bizi almaya geldi. İzmir'de ziyaret ettiğimiz Fikret ve Gülden İzmit'e gelmişlerdi. Onlarla gezdik, eğlendik.
Sen de çok keyifliydin bugün kuzum:)

YİNE SARIMEŞE'DEYİZ.

6 TEMMUZ CUMARTESİ
Bülent Amcan ve Pelin Yengen İzmit'e geldiklerinde, Pelin Yengenin ailesini de görmeye gidiyoruz. Sarımeşe'deki bu ev bahçe içinde olduğu için sen güneş ve doğaya doyuyorsun.
6. AY:ODAKLANIYORUZ...
  • Bu ay kimi bebekler değişik sesler çıkarmaya, kimisi de nesneleri incelemeye odaklanırmış. Sen seslere odaklanıyor, farklı sesler çıkardığında çok seviniyorsun.
  • Bazen boş boş baktığını düşünsem de görsel uyarılara odaklandığını anlıyorum, dikkatle olayları inceliyor belki de anlamlandırmaya çalışıyorsun.
  • Şınav pozisyonunu çok sevdin, sürekli spor yapıyorsun.
  • Seni yere bıraktığımız anda dönmeye başlıyorsun. Yüzü koyundan sırt üstüne ya da tam tersi ve çok hızlısın.
  • Yapamadığın şeyler de var, oturmak konusunda daha çok pratiğe ihtiyacın var çünkü sürekli sağa sola ya da arkaya düşüyorsun.
  • Bir de az da olsa pütürlü gıdalar verdiğimde yutamıyorsun. Henüz erken ama tatma aşamasında sınıfta kaldın:)
  • Anne sütü alımın azaldı, kaynaklarda okuduğum kadarı ile bu da normalmiş. http://www.webanne.com/bebekgelisimi6.html
  • Tanımadığın ya da az gördüğün insanların kucağındayken, babanı ya da beni ayırt edip, bizi istiyorsun.
  • Adını duyunca hemen sese yöneliyorsun.
  • İlk dişin çıktı, ama ne çıkış. Yeri göğü inlettin kuzum.

TUNALI ÇEŞME:))

Ahh şu dişler, tam da tatil zamanımızda zorladılar seni oğlum. Seni hiç bu kadar huysuz görmemiştim. Baban korkuyordu yaramazlık yapmandan..Ama ben hiç kondurmuyordum sana..Sakindir benim kuzum rahat rahat gider geliriz dedim ama ı ıhhh...Tatilimiz boyunca ağladın, az uyudun, çok huzursuzdun kısacası. Dişlerinden dolayı böyle olduğunu anladık, jel sürdük ama jel seni 1-2 saat rahatlatıyordu.
Aynı zamanda ek gıdaya geçiş zamanımıza da denk gelmesi tatilimizi epey zorladı. Sadece emmek istedin, doymadın, emdin, doymadınn emdinn...Yazarken bile yoruldum:))

Neler yaptık? Neler yapamadık?
28 Haziran Cumartesi sabahı erkenden(5.30)uyandık, geceden tüm eşyalarımızı hazırdı. Ben seni doyururken baban eşyalarımızı arabaya yerleştirdi. Senin mekanını hazırladı:)) Bir sürü oyuncak, oto koltuğun, çantan, uyuman için minder vs...Neredeyse bana oturmak için yer kalmamıştı :))
Yolculuğumuz çok güzel ve sakin geçti. Sık sık mola verdik. Mamalar yedik, sen karnın acıktıkça emdin, uykun geldikçe uyudun.
İzmir'e girdiğimizde artık sıkıldığını belli ettin. Aynı yerde sürekli kalmak kimi sıkmaz ki? Oldukça ağladın. Babanın dayısının oğlu İzmir'de yaşıyor, onlara uğradık.Fikret ve Gülden'in Ceren (1)ve Mert(2,5) adında iki bebeği var:) Sen onlarla oynayamayacak kadar miniksin henüz. Seneye üçünüz ne güzel oynarsınız kimbilir.
İzmir'den yaklaşık 1 saat sonra Çeşme'deydik, otelimiz çok güzeldi. Sana bebek yatağı verdiklerinde çok mutlu olduk, çünkü otel yetkilileri ile telefonda görüştüğümüzde bebek yataklarının başka müşterilerce kullanıldığını, farklı şekilde yardımcı olabileceklerini söylemişlerdi. Odamıza yerleştikten sonra akşam yemeği yemek ve biraz da gezmek için merkeze gittik. Gezerken babanın kucağında uyuyakaldın. Biz de rahatça yemeğimizi yedik. Otele döndük ve senin huzursuzlukların start verdi. (Eve dönene kadar) Odaya geldiğimizde uyandın ve çok zor uyudun. Gece sıkça uyandın. Ertesi sabah yine gergindin. Sen gerilince biz de gerildik. Durumun dişlerinden kaynaklandığının farkındaydık. Toplu halde daha fazla gerilmemek için eve dönmeye karar verdik. Tatilimizi bir süreliğine erteledik ama tatilden vazgeçmedik, en kısa zamanda yarım kalan deniz macerana kaldığımız yerden devam edeceğiz, denizden kurtuldum sanma, hiç kaçarı yok yüzdüreceğim seni:)))

TATİLİMİZ BAŞLIYOR...

14 Nisan'da işbaşı yapmıştım, ilk ay çok zor geçmişti, bir süre sonra bu düzene alıştım ama sabahları seni mıncıklamadan işe gelmek, süt sağmak, akşam yorgun argın sana yetemediğimi düşünmek...Hepsi zordu ama bu süreç de bitti.

Bugün öğle saatlerinden itibaren 19 Ağustos'a kadar birlikteyiz.
Bu gece tatil hazırlıkları ile geçecek. Yarın sabah Çeşme'ye doğru yola çıkacağız. Biraz tedirginim.
7-8 saatlik yolda neler yapacaksın bilemiyorum. Sık sık mola vereceğiz.
Nolur uslu ol bebeğim, uslu ol ki şu 2,5 ayın acısını güzelce çıkaralım:)

DİŞLERİMİZİN ACISI GİDEREK ARTIYOR.
Dün akşam farkettim ki dişlerinin acısı günden güne artıyor, eline aldığın herşeyle dişlerini kaşıyorsun, ama acını hafifletmeyince çok sinirleniyorsun.

Ben de acının yoğun olduğu saatlerde doktorumuzun da önerdiği, Sevinç Teyzenin verdiği jeli kullanıyorum. Hergün kullanmamak gerekiyor, epey etkili bir jel çünkü.


GEÇEN YIL, BU HAFTA...

19 Haziran Salı
Bugün Elif Teyzenin kına gecesi var. Seni eğlendirmeye götürücem yani bu gece
Söz fazla zıplamıcam..
Ama sen de güçlü ol tamam mı kuzum :)

3. AY BAŞLIYOR...
20 Haziran Çarşamba
Biz dayanamadık ve seni görmeye gittik bugün yine bu kez baban da vardı. Kalbinin sesini duyunca nasıl sevindi anlatamam. Seni bu kadar sevgiyle dinlemesi beni yine çok duygulandırdı. Napıcaksın sen bu anneyle be kuzum:) Bu arada dün gece o kadar zıpladım, oynadım..Sen maşallah çok iyiydin aferin benim kuzuma.

22 Haziran Cuma
Bu gece Hatice teyzen de kalacağız. Yarın gece Elif teyzen evlenecek..Ben de bir gece önceden İstanbul’da kalayım dedim..Laf aramızda seni şimdiden hepsi çok seviyor ve kolluyor. Yemekleri hep sana yapıyorlar, kıskanıyorum ona göre :) Hatice ve kardeşi Arzu çok güzel yemekler yaptı bize..Hepsi nefisti valla..Afiyet olsun kuzum:)

23 Haziran Cumartesi: Elif ve Doruk evleniyor..
Evet kuzum ilk düğünüm olacak bu seninle gittiğim..İlk kez seninle bir düğüne gideceğiz.
Baba gelemiyor bizimle..Olsun biz bol bol eğleneceğiz seninle.. Harika bir düğündü tatlım..Senin de düğününü yapacağımız aklıma geldi..
Şimdiden duygulandım :)