RSS

Nerelerdeydik Biz?


Bu yazım kasım ve aralık ayının özeti olacak:

SAĞLIĞIN:

Senin hastalığın bizim tüm enerjimizi aldı diyebilirim. Fotoğraf makinemle olur olmaz çeken ben, uzun zaman elime almadım makinamı. Aldığımda da genellikle özen göstermediğim pilleri, bitmiş buluyordum. Dolayısıyla da fotoğraf çekemeden doğruuu çantaya geri dönüyordu zavallım....



BABANIN İŞ DEĞİŞİKLİ&TAŞINIYORUZ!

Bir de babanın atama işi bir hayli heyecanlandırdı ve gerdi bizi...Ağustos ayında başvurusunu yapmıştı babişkon...1 Eylül'de açıklanması beklenen atamalar, KPSS olayları nedeni ile ertelendi. Tam da senin hastalığının üzerine...Bizi iyice demorilize etti...



Bekledik uzuuuun zaman ve 6 Aralık'ta yani babanın doğum gününde açıklandı. Sultangazi! Çok uzak hem de çok...Babanın düşünmesi için 2 haftası vardı. Ben bu sürede yorum bile yapamadım. Devlete geçmesi, İstanbul'a taşınmamız için çok iyi fırsattı ama mutsuz olacağı bir okula da gitmesini istemiyordum. Kendisi karar verdi ve 10 yıllık kurumundan istifa edip başladı göreve...



Okul da semt de onu çok yordu, gerildi, yıprandı. Şimdi yeniden, bana daha yakın bir okula atanmasını bekliyoruz ve taşınmayı tabii..



YENİ BAKICIN:AYŞE TEYZE!

Tüm bunların dışında yepyeni bir şey oldu. Kurban bayramının son günü, babaannenin bulduğu Ayeş Teyzemiz bize geldi. 15 Kasım'da onunla ilk kez baş başa kaldın. İlk 3 gün sessizce babanı yolcu etmen ve büyük uyum göstermen beni şaşırttı...Diye düşünmeme izin vermeden 4. gün ağlama ve öfke krizlerin başladı.



Dünya iyisi bir insan Ayşe Teyzen. Çok yardım sever, demesem de her türlü işi yapıyor, bir yandan da sana çok iyi bakıyor ama tek eksisi sana kızamaması. Olur olmaz şeyler yapsan da kızamıyor. Bu da akşama tepemize çıkan ve bizim "HAYIR" larımıza çok kızan ve öfke nöbetleri ile karşılık veren bir çocuk çıkyıor.



Neyse yılın son günü itibari ile bunu da atlattığımızı söyleyebilirim:)


Evet bugün 2010'un son günü...Ve bizim hayatımızda taşlar yerine oturuyor artık. 7 yıldır süren günde 3,5 saatlik yolculuk serüvenim, 30 dakikaya inecek. bu da sana ve babana daha çok zaman ayırabileceğim anlamına geliyor...Çok mutuluyum...


Herkese güzel bir yıl diliyorum.Tabiii boooool SAĞLIKLI! :)


İyi Haberlerim Vaaaaar :)

Blogu boşladığımı, sizi habersiz bıraktığımı düşünmeyin sakın. Sadece her "iyileştik" haberimden sonra Tuna'nın tekrar hastalanması ile yazmak konusunda isteksizleştim. Yani tamamen "batıl" şeyler yüzünden :)

Öncelikle 29 Ekim tarihinde yazdığım postta da belirttiğim gibi durum çok ciddi idi. Yani doktorumuz bize bunu aşıladı. Biz de tüm taşları yerlerine oturttuk:

2 ay geçmeyen öksürük(Şiddeti giderek artan)
Gece aşırı terleme
Karın ağrısı-kusma
Soluk ten rengi- göz altından mor halkalar
Soluk verirken çıkarken sesler
Veee...Doğumdan sonraki hırıltı solunum ve 3 günlük küvez geçmişi...


Eee doktorumuz gibi biz de tüm belirtileri birleştirince panikledik. Ama aylardır evden çıkmadığımız için de bir cesaretle gezdik 3 gün boyunca..(29 Ekim tatilinde)

Ara sıra da endişelendik. Bu tatil sırasında 14 gün boyunca kullandığımız antibiyotiğimiz bitti. Hemen ardından burun tıkanıklığın tekrar başladı. Bu da azalan öksürüğünü tekrar arttırdı. Döner dönmez yani 1 Kasım'da başka bir doktora götürdük kuzuyu. Son derece relax ve rahatlatıcı bir doktordu, diğer doktorumuza göre.

Ancak diğer doktorumuzun adını verince yorum yapmaya çekindi. Kendinin üstü olduğu için (Üniversite hastanesi doktorları arasında bir durum sanırım) Ancak yine de 2 ciğer graFisi arasında çok ciddi bir Fark olmadığını, grafide izler olsa bile iyileşmenin olabileceğini, genel halinin en önemli gösterge olduğunu belirtti.

Bir de geniz akıntını kesmemizin çok önemli olduğunu söyledi. Bunun için diğer doktorların alerji şurubu vermediğne de şaşırdı.

Hemen alerji şurubu verdi ve astım fıs fıslarına devam etmemizi önerdi. Akıntın bu şurup ile azaldı ve sonra da kesildi.

1 Kasımdan bu yana giderek iyileştiğini gözlemliyoruz. ama özellikle 6-7 Kasımı süper geçirdik. Hafta sonunu keyifle geçirdik. Tıpkı bu hafta sonu olduğu gibi.

Perormansın ile artan öksürüğünden çekinip hafif faaliyetler yapıyorduk, hatta bir ara hiç evden çıkmamıştık. Ama baktık sen gayet iyisin, bu hafta sonu Bartular ile görüştük. Pazar sabahı buluştuk ve öğlene kadar Kırkpınar'da bir mekanda kahvaltı yaptık.
Sen Bartu'dan ayrılmak istemeyince de Bartu, annesi ve babası bizi evlerine davet ettiler. Akşama kadar birlikteydik.

Ordan da benim canım yol-iş arkadaşım Tuğbişimin bebişini görmeye gittik. Sen uzun ve ukusuz bir günün sonunda yorgunluktan kucağımda sızdın Mert'i göremedin. Biz de uzun uzun oturmadan evimize döndük.


Kocaman bir ŞÜKÜR diyorum.
Ve...
Yine SAĞLIK diliyorum :)

1 YIL ÖNCEYDİ...

Fazla söze gerek yok...
Babasız 365 gün...
Hep zordu...
Nedense bugün daha zordu...
Belli etmiyorum artık ama hep zorlandım babacım...
Seni çok özledim!

Bir Umut...

Bir umutla gittiniz dün babanla doktor kontrolüne...İyi haberler bekledim ben de işyerimde...Ciğerlerinden ses gelmiyormuş. bu iyiye işaretmiş. Ama antibiyotik biterken bir ciğer ilmi daha çekilmeliymiş. Çektirdik, bugün de 2 filmin karşılaştırması yapıldı.

Maalesef gerileme yokmuş enfeksiyonda. Hatta biraz ilerlemiş. Bu da farklı hastalıkların olabileceğini düşündürmüş.Yeni tetkikler istendi, ilaçlı akciğer tomografisi(Kontrans Toraks) gibi. Ancak bunun 3 yaş için riskli ve ilerisi için de sakıncalı olduğunu öğrendik. Ancak doktorun da bu testi istedi...

Kısacası tatil öncesi yine karmakarışığız...

Bir sonraki postumun başlığı İYİLEŞTİK olmalı! Lütfen...

Enerji ve Sağlık Diliyorum...

Evet, blogu takip edenler enerji eksikliğimi hemen hissediyordur sanırım. Enerji ve neşem 0'a yakın gerçekten...

Tabi seninle ilgilenirken bunu yansıtmıyorum asla. Ama fotoğraf çekmek, bloga yazmak gibi benim için vazgeçilmezler bile şu sıra pek çekmiyor beni...

Şu sıra internete giriş nedenlerimi şöyle sıralayabilirim:

1. Geçmeyen öksürük ve aşırı terleme ile ilgili anne ve doktor yorumlarını okumak.
2. Aşırı iştahsızlık ve kusma ile ilgili makale ve doktor önerilerini okumak.
3.Web'de hizmet veren doktorlara durumun ile ilgili danışmak.
4. Kafamı dağıtmak için facebooka girmek.
5. Maillerime bakmak.

Kısacası senin sağlığın ile aklımı bozdum şı sıra...Özellikle hastalıktan sonra iyice bozulan yemek yeme davranışların ve yine buna bağlı olarak gelişen kilo kaybın ve yine buna bağlı olarak kısır döngü haline gelen bağışıklığın zayıflaması+yeni hastalıklar sarmalında kendi ruhumu korumaya çalışsamda çok sağlam duramıyorum...4 kaşık mercimek yedikten hemen sonra tümünü kusmuş olmana mı, iyice süzülmene mi, yeniden hasta olmandan korkmanamı takılıyorum bilmiyorum. Ama içimde şişen ve patlamak üzere olan birşeyler var...

İsyan değil bu, sadece ruh sağlığımı korumak için, içimdeki o negatif duyguları kusmak istedim...Belki de senin de yapmak istediğin bu! Kusmak ve bu hastalık sürecinde yaşadığın tüm negatif anılardan kurtulmak....

Kus ve rahatla kuzumm....Rahatlayacaksan kus!

Hayatımızdaki Sevimsiz İlklerden Biri: Pnömoni

İlkler güzeldir, heyecan verir. Güzel bir başlangıcı çağrıştırır İLK sözcüğü...Ama şu sıra değil...

Önce alerjik astım ile tanıştık. Bİr ilkti hayatında...

Sonra Allah beterinden saklasın, ne olacak tedavisi var ya dedim...

Tam iyileşiyorsun, ilaçlar cevap veriyor derken, akciğer grafinin yanlış yorumlandığını öğrendik. Meğer temiz denen grafi, enfeksiyonu işaret ediyormuş. Biraz zaman kaybettik. Bu sırada sen ateşlendin ve 2 kez de kustun. Doktorun bu işaretlerin de enfeksiyonun ilerlediğne işaret ettiğini belirtti. Biraz bakıma ve iyi beslenmeye ihtiyacın var. Bir de 14 gün sürecek antibiyotik tedavisine..

Bizim de sabıra....

Harika Ama Fotosuz Bir Hata Sonu!

Cuma akşamı Sevinç Teyzen bizi aradı, Tuna'yı göremedik, size uğramak istiyoruz diye. Akşam 7 gibi bize geldiler. Elinde kocaman bir kutu. Doğum günü hediyem :))

Beklemiyordum hem de hiç! Bu yıl senin hastalığından dolayı hiç odaklanamadım doğum günüme. Gerek de yok artık bu yaştan sonra di mi :))

Ama o pastayı nasıl soktular mutağa, nasıl organize ettiler, bir türlü anlayamadım. Normalde çakarım ama ı ıhh, bu kez tongaya bastım :))

Ama çok mutlu oldum o gece. Dostluğun en güzzelini yaşıyoruz. Her konuda her şartta, en büyük destekçim Sevinç Teyzen, siz de bir dargın bir barışın oynadınız o gece.

Sonra babaannenle, deden geldi, çok özlemişler seni, sen de onları...

Ama kalkış anı pek acıklı oldu. EliF babaanneni, sen onları bırakamadın. Bir ağlama, bir kıyamet ile kalktılar.

Ertesi gün ben toz avına başladım. Her yeri sadece su ile sildim, alerji yapabilecek halıları kaldırım, kilimleri çıkardık, perdeler yıkandı. Evde tozdan olabildiğince arındı.

Sen uyuyunca kendimi sokaklara attım. Aylardır hastalıkla eve kapandım. Okul dışında pek dışarı çıkmadım. Neyse yine sana yaradı. Bir sürü cici aldım geldim:))

O sırada Sevinç Teyzen aradı, "Adapazarı'na köfte yemeğe gidelim mi? " Tamammm dedik. Cünkü Adapazarı'na Sevinçler ile gitmek bize hep ayrı bir keyif vermiştir. Çok güzel bir geceydi. Hep planladığımız "Bir gece seninle çıkalım, kahve içelim" planımız sonnunda gerçekleşti :) Babalar kuzularla ilgilendirken biz de azcık dedikodu yaptık :))

Eve döndük sen güzel bir uyku çektin yine...Biz de dinlendik yanii ne yalan söyliyeyim :)

ALERJİK ASTIM


Cuma günü Cömert Amcan beni okuldan aldı ve uçurdu İzmit'e. Seni kreşten aldım, sen uykudan yeni uyanmış, gözleri mahmur modunda, gayet siniri başında idin.

Neyse geldik Kocaeli Üniversite Hastanesi'ne. Göğüs Hastalıkları uzmanı Haşim Hoca, eski bir velimizdi. Sağolsun seninle çok yakından ilgilendi. Göğsünü ve öksürüğünü dinledi.

En kolay teşhisin bir tedavi ile konduğunu söyledi. Bu bir astım spreyi ile oluyormuş. Eğer spreyi sıktıktan sonra 6 saat öksürüğün olmazsa, gece uyuyabilirsen alerjik astım kesinleşecekti.

Eğer öyle isen,bir diğer spreyi de 1 ay kesintisiz kullanacağını belirtti Haşim Bey.

Hemen ilk eczaneden aaldık spreyi ve uyguladık. Öksürüğün ara ara oldu. Bir de nebulzatör ile ilacın nebul ormunu uyguladık. Gece 7,5 saat kesintisiz uyudun ve bir kez bile öksürmedin.

Bir yandan sevindim, 4 gece toplam 2-3 saat kesintisiz uyuabilmiştin. Cuma gecesinden beri her gece deliksiz uyuyorsun. Ciğerlerin de dinlendi, endişe edilecek bir ses duyulmadı.

Ama ilaçların etkileri, yaşam kaliitenin düşüşü, her koştuğunda öksürdüğünü görmek, kolonyayı kokladığın anda öksürüp tıkanman... Bunlara tanık olunca içimin bir yanı buruluyor...

Sonra yine toparlıyorum kendimi...Neler var hayatta..Biz tedavisi mümkün bir hastalıkla yorulduk sadece..Hem de sadece 1-2 haFta kadar...

ŞÜKÜR!
Herşeye çok ŞÜKÜR!

Bugün Benim Doğum Günüm, Hem Sarhoşum, Hem Yastayım!

Evet, blogumu takip edenlere bay geldi biliyorum, biraz bana da geldi ama daha çok hüzün var içimde...

Yeni yaşımın ilk saatlerinde güzel oğlum yine nefessiz kaldı. Hiç uyumadan sadece öksürdü. Saat 2 olduğunda hala uyumuyorduk ve oğlum hala öksürüyordu. Nefes alırken çıkan sesler bizi korkuttu. Nefes almasını engelleyince onu da korkuttu. Acıktı, süt istedi, ne kadar sevindim biraz daha iyi diye. Sütünü içti, öksürük atağı tüm sütü kusmasına neden oldu.

Saat 4'e kadar Calliu seyrettik. Artık yoruldu güzel oğlum. Astım şurubu ventolin ile de rahatlayınca 4.30'da uyudu. Ama öksürük kesilmedi. Ben de 5'te uyuyabildim. 6'da kalktım ve hazırlanıp işe geldim.

Uykusuzum. 3 gündür toplam 6-7 saat uyuyabildim...
Sarhoş gibiyim ve her yerimde hüzün var...
Oysa bugün benim doğum günüm...

Bugün Benim Doğum Günüm, Hem Sarhoşum, Hem Yastayım!

Ne Yapmalı? Ne Etmeli? Biri bana akıl versin!

Kreşe başlayalı 1,5 ay oldu. Çok mutlusun, her gün yeni güzel şeyler öğrendiğini duyunca ve görünce çok seviniyorum ve bu süreci gururla izliyorum.

Bir de madalyonun diğer yüzü var.
9 Ağustos'ta okullu oldun.
13 Ağustosta öksürük ve ateş başladı.
23 Ağustos'ta kulakta kızarıklık nedeni ile 10 gün ANTİBİYOTİK içtin.
5 Eylül'de sağlığına tam olarak kavuştun.
17 Eylül'de ishal ve kusma nedeni ile seni hastaneye yatırdık ve serum ile tanıştın.
21'inde iyileştin.
25 Eylül'de yine öksürmeye başladın.
27 Eylül gecesi doğduğundan beri duyduğum en kötü öksürüğün ile sık sık nefessiz kaldın ve korkudan ağladın. Kısık sesin iyice kısıldı.
28 Eylül'de boğaz enfeksiyonu tespit edildiği için tekrar ANTİBİYOTİK başladık.

Kreşe göndermemek gibi bir niyetim yok. Bağışıklığı böylelikle güçlenecek biliyorum ama hasta olduğu dönemde çocuklar yemek yemez. Yemedikçe de hasta olurlar. Bu kısır döngüden nasıl çıkacağız bilemiyorum.

Tam iyileşti, süper yiyor, iştahı açıldı dediğim anda pat, yine hasta!

Ne yapmalı? Ne Etmeli?
Biri bana akıl versin!

İyileştik Biz!!! Mi Acaba?????

Evet toparlandın çok şükür.Salı günü okula başladın, diyetine devem ederek tabii. Perşembe günü artan iştahınla herşeyin normale döndüğünü anladık. Hele cuma akşamı okuldan eve dönerken ve eve geldikten sonra uyuyana kadar yediklerinden kocaman olmuş göbeğini görünce "Tamam kuzum iyileşti, her zamankinden daha iyi hem de!" dedik.

Amaaaaa cuma akşamı da KURUK denilen havlamaya benzeyen öksürüğün baş gösterdi. Buhar makinesi, serum fizyolojk ve Asist tedavimize başladık. Bu öksürüğün nereye varacak???

Merhaba Serum Kardeş!



Bu da oldu sonunda! Dün gece başlayan kusma ve ishalin sonucunda kendimizi hastanede bulduk. Gece toparlanamayınca gündüz tekrar yatış yaptık. Şimdi hastanedeyiz. Elinde serumla uyuyorsun ve ben kendimi teleFonumdan bloguna birşeyler yazarak rahatlatmaya çalışıyorum:(

Birazdan hemşireler gelip seni uyandıracak ve Hepatit A ya da B midir seni bu duruma düşüren, yoksa dün gece yediğimiz palamut mu onu anlamak için tekrar kan alacaklar..Yine ağlatacaklar seni kuzumm:(

Fotosuz Post'tan Post Olur mu Hiç!

Malesef fotoğraf makinamın tatildeki arızasından sonra, çat pat çektiğim fotoğraflar tamirden önceki son fotolarmış.

Şu an kendileri tamircinin masasında kendi kendine bayramını kutluyor. Bayram fotosu çekemedik bu bayram. Kavuşma günü 13 eylül.

O zaman kadar fotosuz post yazmak içimden gelmiyor!

Ama herkesin bayramını kutlayabilirim, değil mi?
Özellikle de kuzumun:

Canım oğlum benim küçüklüğümdeki gibi neşe dolu, şen şakrak bayramlar geçiremiyor olmana üzülsem de sağlığımıza ve huzurumuza şükrediyorum ve birlikte nice güzel bayramlar görebilmeyi diliyorum!

NehiR'e Veda...

3,5 yıl süren mücadeleden sonra dinlenmeye karar verdi Nehir'cik. Huzura erdiğini düşünüp akan gözyaşlarımı engellemeye çalışıyorum...

Bir yandan da seni izliyorum, dualar eşliğinde!

Allah tüm kuzuları anneciklerine ve babacıklarına bağışlasın, demekten öteye de gidemiyorum...
İçim cidden çok acıyor!!!




http://nehir-im.blogspot.com/2010/09/nehirim-akyor.html

9 Ağustos: Değişim Zamanı


9 Ağustos hayatımız için çok önemli bir tarih. Çünkü sen okullu oldun. Sadece okula başlama tarihi değil aslında bu tarih. Değişimin ve farklılığın tarihi.

14 Nisan 2008'den beri sana bakan, seni büyüten babaannen ve deden artık Yağmur'un yanında olup onu büyütecekler, zaten senin de kreş yaşın gelmişti. Bir an önce okullu olmanı, sosyalleşmeni, yeni şeyler öğrenmeni hevesle bekledik. Ve artık maraton başladı.

İlk 3 gün neşe ile gittin. İlk gün 2 saat, ikinci gün 2,5 saat, 3. gün 3 saat zaman geçirdin okulda. Üstelik Elif ile aynı okuldasın. Perşembe günü beni bırakmadın ve yakama yapışıp ağladın. Ne kadar üzüldüğümü ve şaşırdığımı anlatamam. Cuma günü okul yolunu anlar anlamaz ağlamaya başladın ve yine çok zor girdin içeriye.

O gece de ateşlendin zaten. Ertesi gün çocuk doktorumuz Necati Bey'e gittik. Basit bir soğuk algınlığı olduğunu söyledi ve bu durumda kullandığımız şurup ile burun için okyanus suyu verdi.

Hafta sonu evde bakıma aldım seni ama 2 kez kustun. Öksürüğün seni rahatsız ediyordu çünkü.
Pazartesi günü öğlen uykunu da orada uyumaya başladın. Daha iyiydin ama burnun hala akıyordu. Salı da ağladın ama çarşamba günü bana çok güzel el salladın ve beni uğurladın. Perşembe cuma yine kabustu. Zaten cuma günü gözlerinde çapaklanma ve şişlik, kızarıklık başladı, akşam da tekrar ateşlendin. Cuma seni öğlen alıdk ve hemen doktorumuza gittik. Kulak ve booğazlar temiz, akıntı öksürük yapıyor dedi, 1-2 güne geçer dedi.Gözlerin için damla ve merhem verdi

Pazartesi günü yani 23 Ağustos'ta ben işe başladım, neyse ki baban 1 hafta daha evde. İyi olmadığın için okula göndermedik seni. Bir kez daha ateşin yükselince bu kez KBB bölümüne götürdü baban seni.. Orta kulakta kızarıklık görüldü, çok şükür 1. evrede yakaladık durumu. Hemen antibiyotik başladık. Evde 3 gün dinlenip enerji topladıktan sonra bugün yani perşembe günü okula gittin. Azıcık ağlamanın ardından öğlene kadar beni 1 kez sorman ve oyunlara neşe ile katıldığını duymak beni çok sevindirdi.

Okulu çok seven ve 5 yaşında okula başlayamadığı için ağlayan bir anneden ve okuldan kaçan bir babadan nasıl bir çocuk çıkacak merakla bekliyorum :)

Çeşme'deyik. 2-6 Ağustos

Uzun uzun yazamayacağım. Ama bu yılki 2. tatilimiz de harika geçti. Pelin Yağmur ve Bülent ile gittik ÇEşme'ye. Bol bol gezdik, bol bol yüzdük. Bunun sonucun da ne oldu peki?
Şu oldu: :)
En kısa zamanda ellerinin ve ayaklarının suda kalmaktan buruştuğu anlarda çektiğim kareleri eklemek istiyorum. Bir de güzeller güzeli tombik kızımız Yağmur'un fotolarını tabii :))

Bulut'la Hasret Giderdin!


Geçen hafta pazar günü uzunnnnnn zamandır planlamaya çalıştığımız buluşmamız gerçekleşti. Biz mi gidelim, siz mi gelirsiniz derken Hande Teyzenler bize geldi. Daha doğrusu serin olur diyerek Sapanca civarına gidelim dedik. Ama ne gezer, nem oranının en yüksek olduğu 1 Ağustos'ta Lale Otel bile yanıyordu.

Neyse çok özlemişim Hande'yi. Hele Bulut'u :) O kadar yakışıklı o kadar karizmatik bir velet ki bakınca bir daha bakası geliyor insanın:)

KAhvaltı süresince çok iyiydiniz. Mekan değiştirme kararımızla sen gerildin. Bir de Bulut'un çek çekli çantasını isteyince sen, orda krize girdin. Çok da uykusuzdun iyice bunaldın. Öğle yemeğinden sonra bize geldik. Seninle pasta yapmıştık. (Bulut'a pasta yapalım diye gecenin 12'sinde uyanıp pastayı süsleyince uyuman 2'yi buldu. Bu da pazar gününü gergin geçirmene sebep oldu. )

Makinam yine bozuldu, bu nedenle fotoları indiremedim. Hande'nin çektiği müthiş fotoyu koyabiliyorum sadece. Bu da yeter tek başına bence:)

7 Yıl Önceydi...

Evet bugün bizim evlilik yıldönümümüz. Sen doğduğundan beri seni sadece 2 kez babaannene bırakıp dışarı çıkmıştık. Birinde düğüne gitmiştik, diğerinde Pelin Yengen ve Bülent Amcan ile yemeğe çıkmıştık. Bu akşam 3. başbaşa kalışımızda 2,5 yıldır çok özlediğimiz sinema keyfi yaptık babanla.

Yedi yıldır acı tatlı çooook güzel günlerimiz oldu. Sevgimizi hiç birşey yıpratamadı. En güzeli de senin gibi güzel bir evlat verdi bu evlilik bize. Seni huzurla sağlıkla büyütebilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Nice güzel yıllara, seninle, huzurla...

21-22 Temmuz; Tuna Ankara'yı Fethetti

En son sen karnımdayken, 5 aylık hamileyken gitmiştim Ankara'ya Diloşumda kalmıştım. Tokat'a kadar gidip tezimi, Öğretmenlik Sempozyumu'nda sunup Ankara'ya geçmiştim. Onca yolu 5 aylık hamileyken nasıl göze almışım, şaşıyorum şimdi. Odun kadar olan ayaklarıma girmeyen ayakkabı ile yol bir türlü bitmemişti. Ankara'ya Dilek'in evine varır varmaz sen kıpırdamaya başlayınca derin bir oh çekmiştim. Sen iyiyiydin...Gerisi boş!
Çok güzel bir 3 gün geçirmiştik Diloşum ile...
Yıllardır bugünün hayalini kurup yeniden Ankara'da birlikte zaman geçirmeyi sadece hayal ediyordum. Çünkü artık minik bir kuzum vardı...Baktım ki sen artık büyüdün ve bize yolculuklarda sorun çıkarmıyorsun, Dilek Teyzen'in doktor kontrolüne gideceğini duyunca birlikte gitmeye karar verdik.

Salı gecesi Dilek bizde kaldı. ÇArşamba günü sabah 8 otobüsü ile Ankara'ya gitmek üzere yola çıktık. Sabah zor uyandın, çünkü gece bir türlü uyuyamadın, uyuduğunda saat 1!e geliyordu. Sabah 7:30 da uyandırılınca çok zorladın bizi. Ama otobüste çok güzel zaman geçirdin. Filmler ve müzikler ve Diloş sağolsun...Dinlenme tesisi tam sana göreydi. Hemen bir arabaya atladın ve başladın sürmeye :)

AŞTİ'den Beşevler'e giderken kullandığımız Ankaray'a hayran kaldın. Ordan hiç çıkmak istemedin ama çok acıkmıştık. Önce Bahçeli Evler 7. Cadde'de karnımızı doyurduk. Ordan Kızılay'a gidip, Güven Park'ta eğlendik.Güvercinleri kovalamak çok hoşuna gitti. Dilek de bu arada el bileği ile ilgili sonuçlarını hastaneye götürmek için Hacettepe'ye gitti. Aslında biz Tunalı'ya doğru gidip Karum'da buluşacaktık Diloş ile ama sonuçlarda çeşitli kistlerden bahsedildiğini öğrendiğimde arkadaşımın yanında olmalıyım ve doktora da beraber gitmeliyiz diye düşündüm. Diloş doktora giderken bizi taksi ile aldı ve Cinnah'a geçtik.

Doktorun kliniğinde minik bir çocuk köşesi olduğu için çok eğlendin. Ama öğlen uykusu uyuyamadığın için gece de az uyuduğun için gözlerin iyice baygınlaştı. Dönüş yolunda uyumanı dilemekten başka çarem yoktu. Uzun bir süre bekledik. Ben de Diloş da endişeliydi. Ama çıkışta iyi haber aldık. Kİst veya kötü bir durum yoktu. Ama ameliyat edilmesi gereken bir yırtık vardı. Bir süre sonra ameliyat olacak Diloşum:(

Yine de güzel haberler aldığımız için mutluyduk. Doktordan Kuğulu PArk'a geçtik. Buraya bayıldın.




Tuna Kuğulu Parkta
Yükleyen incip. - İnsan, aile ve arkadaş videolarını keşfedin.


Dilek ile kuğuları besledin, bir kendine bir kuğulara :) Eee biz de acıktık tabii...ğrencilik hayatımızın vazgeçilmez mekanı Kebap 49'da nostalji yapmak tarif edilemez duygular yaşattı bana...Beni tanıyanlar bilir Ankara benim için vazgeçilmez bir şehirdir. Ankara'da yaşamayı çok istemiştim ama kısmet İzmit ve İstanbul'daymış :)Yoksa Cücüm ile nasıl tanışacaktım ve sen nasıl dünyaya gelecektin.

Ama Ankara'dan bana kalan en güzel şey de hala devam eden dostluk..Diloşumun dostluğu...İyi ki varsın canım dostum...

Tatil Videolarımız


TunaSuKaydırağında
Yükleyen incip. - Daha fazla komik video için tıkla.


tunasarkısöylüyor
Yükleyen incip. - Diğer komik videolarını izle.

Tatildeyimmmmmmmm...


5-10 Temmuz rüya gibi, aynı zamanda su gibi çabucak geçti. İşte güzel tatilimizden kareler. Seninle dopdolu geçen günlerim nedeni ile ancak düzenleyebildiğim fotolara, zamanım olan bir günde ekleyeceğim yazılar da eşlik edecek. (İnşallah :))


Ve ediyor sonunda:
Geçen yıl uçaKla ilK yolculuğunu yapmıştın. Zor bir yolculuKtu geçen yılKi. Hem benim paniK halim, hem senin basınçtan etKilenmen nedeni ile "bir daha asla ucağa binmem." demiştim ama baban sürpriz yaparaK, nisanda uçaK biletimizi almıştı.

Bir yılda iKimiz de çoK büyümüş olacağız Ki, sorunsuz ve çoK keyifli bir uçuştan sonra, İzmir'e vardıK. AKtarma aracı ile Kısa sürede tesise vardıK.
Tesisi tavsiye edilme oranlarına ve yorumlara göre tercih etmiştiK. Sitedei fotoğraflarından da etilenmişti. Tahminimizin üzerinde çıKtığı için çok mutlu olduK. Hemen deniz-havuz-kum-güneş keyfi için hazırlandık. Çocuklar için ayrı bir bölüm vardı. Kids Cluba, havuz ve oyuncaklar bir yerde toplanmıştı. Bu bölümün üst katında manzarasına aşık olduğum Panaromik havuz vardı. Orada da yüzmekten keyif aldın. Tabi bez derdimiz kalmadığı için her havuza girebildin. Ama en favorisi, akydıraklı şelaleli bu havuzdu. Aqua bölümüne yakın olduğu için gözüne kestirdiğin "Renkli Boruları" da tanıdın ilk gün :)


Bu panaromik havuzda tatilin en başından beri çektirmeyi planladığım fotoğraf, son güne kalınca, son gün de sert esen karayel yüzünden havuza girmeyi reddedince sadece boş havuzu çekebildim. Neyse ki bu güzel havuzda bol bol yüzebildik :)Odalarımızın tam karşısında restoranın yanındaki bu kocaman çim alan da, yemek öncesi ve sonrası Bartu ile zaman geçirmekten en çok keyif aldığınız yer oldu. Sonrasında da mini yürüyüşümüzü yapıp, otele geri dönüyorduk.



İtalyan Restoranında yemek yediğimiz son gece, önce Bartu'yu bulamayan sonra da senin kaybolduğunu sanan garson amca bizi biraz panikletti. Bartu arka bölümde oyun oynuyordu, sen de benimle odaya gelmiştin aslında :)Havuzları kadar yeşil alanı ve çarşaf gibi ılık denizi ile de çok beğendik tesisi..Sık sık makinama atlayıp elimden alan sen, bu tatilde modelim oldun ve seni fotoğralamama izin verdin. Zoraki gülümsemen ise çok komikti :)

Son gün kahvaltı sonrası tesiste yürüyüş yaptık transfer aracını beklerken. Ben de bol bol fotoğraf çektim. Aşağıdaki fotoğraflardan sonuncusu, makinamının denklanşör butonu açılıp içindeki yay fırlamadan önce çekebildiğim son foto oldu. Kahraman baban yayı değil ama açılan kapağı onca yaprak, çiçek böcek arasından buldu. Kapağı taktık ama odaklama yapamıyor canım makinam. Yarın Ankara'ya gidiyoruz seninle, orada iyi bir servis olduğunu duydum ve canım amkinamın düzelmesini umut ediyorum.

Bir tatil de böylece bitti. Tatilden bize kalanlar:

1- Kolluklar yüzmeye alıştın, son günlerde korksan da ben olmadan ve seni tutmadan yüzebildin.
2- Açık büfeden çok etkilendin. Eve döndüğümüzde "Hem pilav hem makarna istiyorum, yemekten sonra da GİDİP(!) pasta alalım" dedin :) Nerdeyse bu pastalar?
3- Bartu ile güzelce oynadın, daha önceki gibi hırçınlıklarınız olmadı.
4- İlk kez büyük kaydıraklardan kaydın, tabi babanla. İlkini çok sevdin. 2. sinden babanın dengesi bozulup sağa sola yalpalayınca sen de korktun. Bakınız--> videolar :)
5- Canım makinamı bozdum tatilin son günü. İyileşecek eminim :)
6-Büyümenin verdiği avantajlar da dezavantajlar da vardı. Geçen yıl aklın ermediği için oraya buraya gidelim diye tutturamazdın. Bir de pusetinde ya da şezlongda uyurdun. Bu yıl onca yorulmaya rağmen gecenin 10'unda "şimdi ne yapıyoruz" diyebilecek kadar enerjiktin :)

Tatil İçin Hazırlık Listemizi Güncelleyelim

Geçen yıl şu listeyi hazırlamıştım ve hiç bir eksiğimiz olmadan gidip gelmiştik.
Biraz güncelleyelim, yaşına göre :)

Beslenme:
Su matarası
Mini Süt(200ml)
Deniz:
Coppertone 50 Faktör Güneş Kremi
Basices Cream (Güneş Sonrası Nemlendirici)
Bephanten Merhem
Uzun Kollu beyaz t-shirtler
Şapka
Mayo
Şişme Yelek
Havlu-Bornoz
Kova Kürek Seti
Su Oyuncakların
Plaj terliği
Banyo-Bakım:
Şampuan
Sabun
Havlu
Tırnak Makası
İlaç:
Ateş Ölçer
Silverdin (Yanık Kremi)
Tonimer baby
Calpol (Ağrı Kesici)
Zyrtec (Alerji Damlası)
Baticon
Uyku:
Klima olduğu için,
Uzun kollu bodyler
Uzun eşofman altı
Çorap
Pike
Sahilde kullanabileceğimmiz ince battaniye
Yastık

Şort, t-shirt ve booooolca külot :)

Serin akşamlar için bir de kapşonlu ince hırka alınabilir.
Uçakta Yanımızda Olcak Çantada;
Su
Pipetli süt
Sakız
Islak Mendil
Araba
Külot-Şort

Fotoğraf makinamız, pil ve pil şarj aleti de unutulmamalı.)

Tatile Gidelim Anneeeeee...

Son br haftadır evdeki konuşmalardan sen de etkilendin tabii. Sürekli uçak ve tatil konuşulunca, buldun deniz yeleğini giyip tutturdun "Hadi ama gidelim artık tatile..."

Al benden de o kadar kuzum..Hadi gidelim, hatta mümkünse hiç dönmeyelim. Ben bulaşıkları bile yıkarım yanii :)

Kilodumuzun kusuruna bakmayın :) WC sonrası acele ile giyilmiş yelek fotosu bu oluyor. Tanıştırayım :)

Nostalji

Şu sıralar eski resimlerine bakıp, bebeklik videolarını izliyoruz. Sen de bize katılıp özellikle emdiğin dönemin videolarını açmam için baskı yapıyorsun bana :) Eee, pek meraklıyız şu sıra meme ve pipiye karşı...

Ben de resimlerinden derleme yaptım :) Ne kadar çabuk geçiyor zaman...Ne kadar çabuk büyüyorsun güzel oğlum...

Allah Korusun Oğlum!!!

Konuşmanın düzgünlüğü kibarlığı ile kreş adaylarımızı gezerken öğretmenlerden epey övgü almıştın. Teşekkür ederim, özür dilerim, lütfen, afiyet olsun gibi söz gruplarını çok güzel ve yerinde kullanman bizi de çok mutlu ediyor.

Evde olduğumuz için o kadar sık duyuyoruz ki bu konuşmalarını, hayranlığımız da artıyor sana karşı...

Eeee..Bir de şu sıra bizi güldüren ve şaşırtan konuşmaların oluyor. İşte bazıları...

Anne rimel sürerken Tuna sorar:
"Annecim, o ne, bana da verir misin?"
"Sana veremem, bunu sadece kızlar kullanabilir. Ama istersen baba sana traş köpüğü sürebilir."
"Lütfen, azıcık süreyim annecim"
"Hayır oğlum!"
"Ben büyüyünce kız olucam, rimel sürücem."
"Allah korusunnn oğlum"
"Allah korumasın, Allah bana rime versin, sen vermiyosun yaa, onun için"

:))))


Anne tatil hazırlığında, ütü yapar. Tuna panikle annesinin yanına gelir:
"Annecim, ütüyü elleme, çooook sıcak yanarsın, sen yanarsan ben ağlarım."
"Sen neden ağlıyorsun Tuna'cım, ben ağlarım yanarsam."
"Sen yanarsan, ben de sensiz kalamam ki, o yüzden ağlarım"

:(( (Gözlerimi dolduran bir dialogtu.)

Tuna 22:00'de uyur. yorgun annesi de laptopunu almış, yatağına uzanmışken, iki minik ayağın pıtırtısını duyar. Bir bakar Tuniş odanın kapısında:

"Anneeee, sor bi neden geldin sen diyee"
"Neden geldin Tunacım? "
"Sen çok güzelsin yaa, seni izlemek için geldim"


Ayyyyyyy :))) bu çocuk çok mu çapkın olacak ne?

Evim Evim, Güzel Evim...

Evde olmak, üniversiteden mezun olduktan sonra istemediğim tek şeydi. Çalışıp ayaklarımın üstünde durmalıydım, sosyalleşmeliydim.

Rahmetli babacığım, ilk iş görüşmemden döndüğümde, "Maaşından 100 TL fazla vereyim, çalışma kızım, yorma kendini" demişti. Ah ahhh :) Şimdiki aklım olsa asla geri çevirmezdim. Gezer tozar keyfime bakardım.

Şimdi öyle teklifte bulunan da yok kiii :)

Neyse, ilk tatil günümüz senin sakinliğin ve şirinliğinle daha bir keyifli hale geldi. Dopdolu bir tatil planladım senin için. Hiç boşumuz yok.

Sana kreş düzeni oluşturup, keyifli bir tatil yaşatmayı ve şimdiye dek kuramadığımız günlük düzeni kurmayı amaçlıyorum.

İlk günümüzün yarısında düzenimize maşallah diyelim. Düzenimiz ve etkinliklerimiz şöyle:

8:00'de GÜNAYDIN!
8-9 arası ailecek yatak keyfi+TV'de Teletubies izleme+ kahvaltı hazırlama
9'da kahvaltı
10'a kadar serbest oyun (babanla güreşme ve arabalarla oynamayı tercih ettin bugün)
10:00-10:30 arası kalıplarla şekil çizme+kuru boya ile resim yapma etkinliği
10:30-11:30 arası balkonda su ile oynama, havuz keyfi
11:30-12:00 TV izleme (Jay Jay ve TRT Çocuk)
12'de öğle yemeği
12:30'dan sonra öğlen uykusu
15'ten sonra serbest oyun
16:00'da parmak boyası-kalıplarla boyama
17:00'de ara öğün(yoğurt/ayran/cacık/süt+kek ya da börek)
18.00-19:00 arası eğitim zamanı(sayılar-şekillerle ilgili oyunlar)
19:00-21:00 Parkta oyun+sahilde yürüyüş+akşam yemeği
21-22 civarı eve dönüş, banyo + uyku

Bu düzen hem eğlenmeni hem de yorulmanı sağladı. Ne mızmızlık yaptın, ne de koltuğa yapıştın. Uyku saatimize geçişi kolaylaştıran şeyleden biri de güneşliğine iğnelediğim kocaman koyu renkli çarşafımızın sağladığı loş oda ambiyansı :))

Odam ne güzel deyip sorunsuzca yatağına girdin:)
Diğer 50 günümüzün de böyle kolay ve keyifli veeee sağlıklı geçmesini diliyorum...

2 Yaş Sendromu/Son İş Günüm! Anne Artık Yanında..



Oley! Dilosh bize kalmaya geliyor!

26-27 Haziran 2010:
Geçen hafta hevesimiz kursağımızda kalmıştı. Dilek, bu hafta sonu yapılan ÖSS görevi sonrası bize geleceğini haber verince hepimiz çok sevindik. Cumartesi öğleden sonra Dolphin'de buluştuk. 1 saat kadar babanla zaman geçirdin sen, biz de Diloş ile gezdik. Hem senden ayrı kalmak zor geliyor, hem de deşarj olmaya ihtiyacım var. Bu ikisi arasında aklım sende de olsa iyi geldi bu es.

Eve geldiğimizde sen uyuyordun. Saat 18.00'de hem de... Biz de uyumana izin verdik. Aldığımız güzellik malzemeleri "kız saati" yaptık. Tıpkı eski yıllarda olduğu gibi...

Enerjim neşem yerine geldi Dileğimle...İyi ki varsın dedim hep...İyi ki dostumsun... :)

Veee esas oğlan uyandı. Ama aç olduğun için keyifsizdin. Yemeğini hazırlayıp dooğru MarTen Tenis kulübüne gittik. Baban da evde maç izledi.

Kulüpte 4-5 yaşlarında 2 çocuk, ve biraz daha büyük 2 genç vardı. Bir korta girdiniz ve en uzağa top atma oyunu oynadınız. Biz de sizi izledik. Senin güvenli ve eğlenceli bir şekilde deşarj olman için çok uygun bir yer. Yaz gecelerinde sık sık uğrayacağız Marten'e. Çok geç döndük eve, sen öyle yorulmuştun ki eve geldikten kısa bir süre sonra uyuduk.

Dilek'in ertesi gün de yani pazar da görevi vardı. Biz seninle 4 saat öğlen uykusu uyuduk. Uyanınca Dilek'i de alıp ÖZdilek'te gezdik.

Biz de kalacağını düşünürken, kardeşi Levent'in İzmit'e geldiğini öğrendik. Ve Dilosh, kardeşi ile Darıca'ya döndü.

Eve geldiğimiz de sen de baban da "Dilek bu gece de kalsaydı" dediniz. Ben de her zamanki ayrılık sıkıntısı ile gözlerim dolu dolu, topladığım yatağını Dileğimin...

Neyse tatil dönüşü yine bizde, söz verdi :)

BU POST YİNE FOTOSUZ OLDU :(
Yazın çekeceğim fotolarla bu açığı kapatacağım:)

DİLOSH GİTME, BİZİMLE KAL!

17 Haziran 2010:
Diloshum, İzmit'e geldi geleli, istediğimiz sıklıkta görüşemedik. Bu hafta için konuşmuştuk. Bugün geldi çok şükür. Yatağını bile hazırlamıştık ama kalamayacağını söyleyince çok üzüldük. Biz de önce evde 5 çayı keyfi yaptık, sonra da NCity'e gittik. Çoook güzel bir gündü. Diloş ile her ayrıldığımızda gözlerim doluyor. Bir süre sonra tekrar görüşeceğimizi bilsem de....

Bir de seninle iletişimine hayranım. Aranızda inanılmaz bir elektrik var. Maşallah diyelim :)

Bu Arzum, Sadece Senin İçin...

Ev alma konusu açılınca hep şöyle dua ediyordum:
Tunişimin büyüyebileceği, yeşili bol, havuzlu temizz havalı bir ev olsun...

Evet ev aldık çok şükür. Çok da içimize sindi..Sadece alçak katlı, müstakil tarzı değil, havuzu var, spor tesisleri var.

Ben bu dileğimi sadece senin için diliyorum. Senin özgürce, sağlıkla büyümen için. Müstakil, bahçeli, havuzunda su kuşu gibi oynayabileceğin bir evimiz olsun. Belki 2. evimizde bu dileğim tutar.

Şimdilik şişme havuzumuz ve her akşam yaptığımız sahil turumuz ile bu dileği kısmen yaşatmaya çalışıyorum sana...Bir de kısa tatillerimiz ile deşarj olacağız :) Şimdilik elimden bu geliyor kuzucuğum. Üzgünüm...

Bir türlü uzatamadık gitti..Saçlar yine gitti...

15 Haziran 2010:
Saçlarını uzun haliyle çok seviyoruz. Ama sıcaklar bastırınca da, ter içinde uyanıp "Çok terledim, üfle anne" deyince de tamam artık kestirebiliriz diye karar alıyoruz.

İşte bu kararımızın sonucu:

10-20 Haziran: BABALAR GÜNÜ

Bu yıl babalar günü tahmin edildiği üzere benim için farklı bir anlam taşıyor. Çok hüzünlüydüm tüm hafta. Özel birşeyler yapasım yoktu, ne eşim ne de kayınpederim için. "Babam artık yok" bilinci ve o günün hüznü ile evde oturmayı ve öğleden sonra mezarlığa gitmeyi plandım. Ama sonra evden çıkmamaya karar verdim. Tunişimle ev keyfi yaptık. Birlikte uyuduk, ben biraz zırladım o uyurken...

Ama babamıza da haksızlık etmedik bir hafta önce kutladık. Seka Park Otel'de güzel bir kahvaltı ve sonrasında sahil keyfi ile güzel bir gün geçirdik. Yeşil ve mavi herkesi olduğu gibi seni de çok mutlu ediyor. Bayıldın ortama tam anlamı ile :)

1-10 Haziran

Beni tanıyanlar ya da aynı kurumda çalışan iş arkadaşlarım bilirler. Bizim okulda karne hazırlığı ve son hafta telaşı fecidir. Bir gün veya bir anınız boş geçmez. Karne hazırlıkları, mezuniyet telaşı, balolar, Ramfest derken karne gününe kadar tabanları şiş, sinirleri en tepesinde, ama yine de yüzünden gülümseme eksik olmayan bir öğretmen grubuyuz biz.

Ben de bu sürede eve geç ve çok yorgun geldim, işlerim de oldu tabi evde. Ama eve gelir gelmez, herşey bir kenara bırakılır benim cephemde. Sadece seninle ilgilenirim. Eeee sen de bu hafta hep geç uyuduğun için 11'den sonra iş yapan ve uykusuz kalan ben, sabahın köründe yollara dökülüp yorgun argın, uykusuz gözlerle kapadım bu sezonu...

Eee anladığınız üzre bu yoğunlukta foto-moto çekemedim. Hatta bir ara aradım ama bulamadım kendisini :)

Fotosuz bir post yerine, eski fotolardan birini seçip koyalım bari..

Soo sorry! :)

19 Mayıs-29 Mayıs Arası: ÇİŞ EĞİTİMİ


19 Mayıs'ta bir başladık, pir başladık çiş eğitimine. O günden sonra sadece 2 kez çiş kaçırdın. Biri koltukta Tamirci Bob'u izlerken, diğeri de oyun oynarken. Çiş olayı 21 mayısta tamamen düzene girdi.

Amaaaa, kakayı klozete yapmak istemediğin için kakanı tuttun ve şimdiye dek olmadığın kadar kötü kabız oldun. Günde 2 kez gayet rahat kaka yapan bir çocuk için 3 gün çok uzundu ve ilerleyen günlerde sıkıntılarımız arttı. Bez bağlamama kararımda geri adım attım ve sadece kaka yaparken çok istediğin bezini bağladım. Böylece bu sorunu da çözdük.

Tabii hatırı sayılır, Tamirci Bob sliplerimizi de eklemeden geçemeyiz, değil mi? İsteyenler varsa, C&A'de 3 tanesi 15 TL'yedir duyrulur.

Sessizliğimizi Bozalım Artık!

40 gündür boşladık blogumuzu...Kendimizi affetireceğiz!
Post fırtınasına hazır olun :)

Anne Çişim Geldiiiiii!

"Geçici bir süre hizmet dışıyız" dedim ama sen beklemediğim bir anda bir atak yaptın ve bu durum postu hak etti:))

Hiç aklımda yokken, yaz tatilimizi beklerken sen tuvalet eğitimine kendi isteğin ile başladın. Aslında tuvalet eğitimi demem bile haksızlık:)) Çünkü sen çişin gelince söylüyorsun, ben de seni tuvalete götürüyorum. İkimiz de inanılmaz rahat ve mutluyuz:) İnanamıyorum!

Olay şöyle gelişti:

Sabah Bartu'lar ile Palladium'a gittik. Sana C&A'dan bol bol çok güzel boxer ve külotlar aldım. Tamirci Bob'lu külodunu çok sevdin. Eve erken geldik. Saat 15:00'tü. Bezin çok doluydu, altını değiştirmek istedim ama her bez değişiminde ben zaten seni kolzete oturtuyordum. Yine bez değişiminden önce oturduk, çişimizi yaptık. İşte olay o andan sonra başladı:))

Sen: "Bez istemiyorum, çıplak kalıcammm"
Ben: "Çiş gelirse her yer ıslanır ve ben çok yorgun olduğum için temizleyemem, yatağın da ıslanırsa gece uyuyamazsın. Eğer külodunu giydirirsem ve sen çişin gelince bana haber verirsen, bezini artık atabiliriz"
Sen: " Tamam atalım, bebekler taksın bezi" dedin ve bezden kurtulduk:))


Bu durum çok hoşuna gitti. Sık sık "Anne çişim geldi" dedin. Koşarak WC'ye gittik. Oyun haline getirerek beni kandırdığını düşündüm ama sen beni yanılttın. Her seferinde çişini yaptın.

Salondaki halıyı ne olur olmaz kaldırdım. Salonun ortasına oturağımızı da koydum. Ne olur olmaz diye. Acil durumlarda yakınlarda bir oturak da olmalı di mi?? :))

Hadi bakalım, umarım devamı gelir. Bildiğim kadarı ile geri dönmememiz gerekiyor.
Sana, bana ve özellikle babaannene başarılar diliyorum!

Geçici Bir Süre Hizmet Dışıyız!

Alerjik nezlem, portfolyo sunumum derken ne fotoğraf makineme ne de bloguna dokunamadım.
Bu arada gezmelerimiz devam etti ve teknolojik boyut için enerji bulamayınca blogumuz böyle boynu bükük kaldı.

Malesef!

Ve...Uzun zamandır yaşlılık ve hastalık nedeni ile tedavi gören büyük dedemiz(Babanın dedesi) 16 Mayıs sabahı aramızdan ayrıldı.

Deden çok üzgün..Baban da...

Ben de benzer haberleri almaya dayanıklı olmadığımı gördüm o sabah.
Babamın ölümünü ve kendi halimi çağrıştırdı dedenin üzgün hali...
Dedenden sonra en çok ben ağladım sanırım...

Allah rahmet eylesin Pamuk Dedecik...

Anneler Günü

Her yıl daha bir tatlanıyor bu his!
İyi ki anne olmuşum!
Ne harika bir duygu bu Allahım...
Yaşamayanlara da yaşat!
Yavrusuna kavuşanlara da sağlık, huzur ve mutluluk ver!

Tüm annelerin, anne olmak isteyenlerin, anne olmaya az kaldı diyenlerin ANNELER GÜNÜ'nü kutluyorum :)