RSS

Annnniiiiii

O da ne? Anne mi? Yoksa ben mi benzetiyorum derken babanın da doğrulaması ile anne dediğine karar verdik:)) Emin olamıyoruz bir yandan da.Çünkü yüzüme bakıp söylemiyorsun..Sabaha karşı uyanırsan ve açsan..Önce kocaman bir "AAAAAAAA"...ardından, "nnnnniiiiiiii" Ne şimdi bu anne mi dedi benim oğlum:)))

Bir de ben banyoya girdiğimde, kapıyı aç anlamına gelen bir bağırman var..O zamanda aynen bunu söylüyorsun..Ann-nniii!!

Yani zora geldin mi patlatıyorsun bir "anniii" kim ne anlarsa...

Kısacası.."BEN LAFI ORTAYA KORUM..ALAN ALIR.." diyorsun :)))))

Favorilerin..

Artık kendine ait bir dünyan var. Bir çok şeyi kendin yapıyorsun artık. Şu sırlar senin yapmaya bayıldığın benim de seni izlerken gülmekten kırıldığım 2 eğlencen var.

İlki bardağına pompalı damacanadan su doldurum fon dip yapıp, boğulman ve resmen minik bir duş alman..:)))

İkincisi şarjlı el süpürgesi, vileda ve süngeri bulundukları her türlü delikten çıkartmayı başararak "Uffff" efektleri eşliğinde bahar temizliğine girişmen :)))

Her ikisinin de videosu var..Ama bir süre sonra yayınlamaya karar verdim bu videoları..

Heee bir de Hande teyzemizin sarı şekeri Bulut'un videolarını izlerken Bulut'un ağlamasından etkilendiğin ve ağlamaya meyillendiğinn o an da süperdi..Onu da bir süre sonra blogumuza koyacağım:))

Ne Güzel Tekrar Yürümek..Koşmak..

Geçen hafta aldığımız kötü haberle çok üzülmüştüm. Bir çok doktoru arayıp bilgi alırken, sakinleşmek yerine daha da kötüleşmiştik. "İltihap kalçada da olabilir ve kurumazsa ameliyat gerekir" yaklaşımı da en kötüsüydü. Böyle durumlarda iyiyi düşünmeye çalışsam da felaket senaryoları da kendine çeker insanı..

Neyse...Perşembe günü hiç yürümedin, cuma emekledin, akşam üzeri belki de antibiyotiğin etkisi ile sekmelerin azaldı. Cumartesi pazar biraz nazlıydın, biz seni yormamak adına pek yürütmedik. Pazartesi akşamı kontrole gittik, sevmediğim ama mecbur kaldığımız kan aldırma gerilimi ile geçen kötü bir akşamın ardından salı günü doktordan güzel haberler aldık. Sedimantasyon değerin düşmüş! Yani iltihap azalmış ama henüz istenen değerin altına inmemiş. Bir kontrolümüz daha var, yürümeni kontrol etmemiz gerekiyormuş. Ateşine de dikkat etmeliymişiz. Kapabileceğin bir virüs ile pekişme meydana gelebilirmiş. Evde herkes hasta..Ben iyileşemedim, babanın yine boğazı ağrıyor..Cömert amcan feci hasta öksürüyor..E ondan dedene ve babaannene geçme durumu var. E sana da onlar bakıyor. Allahım seni hastalıklardan korusun ve bu kışı bu vaka ile kapatalım artık...

ÇOOK İÇTEN DUA EDİYORUM...ŞU KARA VE UZUN KIŞ BİTSİN, HAVALAR ISINSIN..AMA ÇOK ISINMASIN..MİSSS GİBİ BAHAR GELİVERSİN ARTIK..AĞAÇLARDAKİ ÇİÇEKLERİN HEVESLERİ YARIM KALMASIN..KUZULAR HASTA OLMASIN..ANNELERİ ÜZÜLMESİN....

Tuna Topallıyor:(

Hafta sonu Dolphin AVM'ye gittiğimizde oranın maskotu olmuştun ve umarım nazar değmez de bir yerine birşey olmaz demiştim ben de. Nazara inanırım bu arada..Oradaki tüm mağazalara girip çıktın, seni seven her abladan abiden, teyzeden bir şeyler aldın, (Starbucks'tan çikolata, Tansaş'tan oyuncak, oyuncakçıdan şeker vs) herkesi gülücüklerinle ve oyunlarınla kendine hayran bıraktın. Her zaman şekersin ama o gün çok neşeliydin ve iletişimin maximum noktadaydı. Keşke o gün video kaydı yapabilseydim...
Neyse..Sürekli yürüdün koştun (3 saat kadar) Yorulduğunu düşünüp bebek arabana koyunca sıkıldın ve tekrar yürüdün. En sonunda uykun geldi ve biraz şekerleme yaptın. Baban gelip bizi aldığında keyfin hala iyiydi. Eve geldiğimizde de iyiydin. Ama dün, ben evden çıkmadan hemen (saat 6'da) önce ağlayarak uyandın ve yere basamıyordun. Bir süre sonra ağlayarak topallamaya başladın. Ben evden çıktım ama aklım sendeydi, babaannen keyfinin yerinde olduğunu söyledi, biraz daha iyi hissettim kendimi..
Meğer topallama devam ediyormuş. Akşam doktorumuzu aradık, ağrı kesici vermemizi söyledi ve incitmeden ağrının nerede olduğunu yoklamamızı söyledi. Ayak parmaklarının hemen üstüne dokunmamıza izin vermedin. O bölge ağrıyor diye düşündük biz de..
Bu sabah dedenler seni acile götürdüler. Ayak filmin çekildi, kan tahlilin yapıldı. Film de sorun yokmuş. Kan tahlilin sonucunu bekliyoruz. Bir de sol dizinin iç bölümünde bir şişlik varmış.
Umarım iyi haberler alırız, ama bundan sonra o kadar çok yürümene ve koşmana izin vermeyeceğim:(
SONUÇ: İLTİHAP
Malesef kendimi çok kötü hissetmeme neden olan bir haber aldım. Dizdeki sertliğin ve geçn haftaki ateşin nedeni iltihaplanma imiş. iyileşemeyen enfeksiyona bağlı olarak vücudun atamadığı iltihap dizde toplanmış. Antibiyotik tedavisine başladık ama en önemli şey ATEŞ imiş. Ateşi için hep tetikte olmalıymışız. İltihap durumunda ATEŞ fazlası ile yükselirmiş.
Kendimi bu kadar kötü hissettiğim bir zaman daha vardı.SArılık değerinin sürekli yükseldiği ilk ayında da böyle korkuyordum O zaman, iyileştin, yine iyileşeceksin ama evladına bir şey olmasından çok korkan anneler bilirler, bu korku çok feci. Bir de çalışan anne iseniz, duvarlar, engelleri aşıp uçmak istersiniz evinize, yuvanıza, yavrunuza..Uçamazsınız, oturduğunu yere mıhlanırsınız, bir sesini duysam diyip telefona sarılırsınız, sesini duymak da iyi gelmez aslında, kesilmek bilmeyen bir ağlama başlar...Gözünüzde hep o melek..Gözünüzde gözyaşı...Oturup beklersiniz, ev saati gelsin diye oturup beklersiniz...

BLOGUN 1 YAŞINDA..

Evet, geçen yıl bu zamanlarda yazmaya başlamıştım günlüğünü.
Tam 1 yıl geçti ilk notumun üzerinden ve sen hızla büyüdün. İlk yazımı göz yaşları ile yazmıştım.
Doğumun, ilk gülüşün, ilk seslerin, ilk adımların derken hayat akıp gitti.
İyi ki bu günlüğü yazmaya başlamışım. Herşeyden önemlisi "bu durumda ne yapsam?" diyen annelere yol gösterebilmek, örnek olabilmek beni çok mutlu ediyor. Umarım sen büyüdüğünde "blogger" denilen onlıne günlükler yok olmaz ve sen de nasıl büyüdüğünü okuma fırsatı bulursun...

ÇOOOK GÜZEL BİR HAFTA SONUNUN ARDINDAN...

Dolu dolu, çok keyifli, sevgi dolu, emek dolu harika bir hafta sonunun ardından burnumun direği sızlıyor...

Her pazartesi çok zor gelen ayrılık, güzel hafta sonlarından sonra daha çok etkiliyor beni.

Cumartesi de pazar da çok keyifliydin. Sürekli gülücüklerle gezdiğin , koşarak bana sarılıp öpmelerinin arttığı, "anne" denemelerinin sıkça duyulduğu bu 2 günün tadı damağımda kaldı.

Cumartesi sabahı keyifle uyandın, hatta 1 saat kadar yatağında kendi kendine konuşup şekerleme yaptın. Saat 8 gibi odana girip seni almak isteyince kocaman gülümseyip bana sarıldın..Mahvoldum, eridim, bittim. Nasıl güzel bir duyguydu anlatamam...

Öğlen uykunu fırsat bilip dışardaki işlerim için seni babana emanet ettim, tam bir bahar havası vardı İzmit'te..Yağmur kokusu vardı havada, eve gelirken yağmur da başladı...Evde vakit geçirip, hep beraber dışarı çıktık. Çok usluydun. Bizi hiç üzmedin. Akşam üstü şekerleme yaptığın için gece biraz geç uydun ama hiç sorun değildi.

Pazar sabahı uykunu biraz erken kalktın ve uykunu alamadığın için mızmızlandın. Kahvaltını yapınca yatapına bıraktım seni, uyumazsın diye düşünmüştüm, odana girip horladığını duyunca çok şaşırdım:))

Ben de babanın hayalini kurduğu çatlak kurabiyelerden yaptım, işlerimi tamamladım. Öğleden sonra yine dışardaydık. Bu sırada 1 saat süren şekerlemen sayesinde babanla keyifli bir akşam yemeği yedik dışarda..

Anneannenle dün telefonda konuşurken şöyle dedi: "Şanslısın kızım, zahmetsiz bir oğlun var, zorlamıyor seni yavrum"

Evet çook şanlıyyım güzel oğlum, sana sahibim çünkü...