RSS

SENİNLE İLK YILBAŞI GECEMİZ

Geçen yıl yılbaşı gecesinde Bağdat Caddesi'ni arşınlamıştık babanla. Çok soğuktu, buna rağmen uzun uzun yürüdük, Kahve Dünaya'sında herkes içerde otururken, sigara dumanından seni korumak için bahçe bölümünde oturduk ve senin nasıl bir bebek olacağınla ilgili haller kurduk. "daha 1 ay var, çok merak ediyorum oğlumu" diyordum babana, senin aramıza katılmana sadece 1 hafta kaldığını bilmeden.O gece biraz soğuktan biraz da fazla yürümekten sancılarım olmuştu ama pek önemsememiştim. Meğer geriye sayım işaretleriymiş bu sancılar. İşte geçen yılki yılbaşı gecemizden kareler...


Eve döndüğümüzde bir türlü süsleyemediğimiz ağacımızı süsleyerek girdik 2008'e...Babanla birbirimize sarıldık ve senin sağlıkla aramıza katılman için dilek tuttuk. Dileklerimiz gerçekleşti ve işte seninle ilk Yılbaşı gecemiz böyle geçti...

Yeni yılı Sevinç Teyzenlerle yani Elif'lerle karşıladık bu yıl (!Lafın gelişi böyle yazdım, çünkü uyku saatleriniz nedeniyle gece 12'de birlikte olamadık :) ) Bol bol yedik, sohbet ettik, sizi izledik, güldük, korktuk derken 2009'a girdik. Senin 9'da uyuman gerekirken, 11'e doğru uyudun. Biz uyumak için odana girince Elif seni aradı durdu. Bizden ayrılırken de ağladı. Çok güzel bir geceydi. Seni bırakıp başka bir yılbaşı gecesi alternatifi hiç düşünmedim, ne de olsa birlikte ilk yılbaşı gecemiz.

Elif ile haliniz çok komikti. Biraz sarıldınız, biraz itiştiniz kakıştınız. Şapka kavgası yaptınız. Oynadınız, biriniz ortadan kaybolunca hemen meraklandınız. Bakalım bir yıl sonra Elif ile nasıl olacak arkadaşlığınız. Çok merak eidyoruz.

Daha nice yılları hep birlikte sağlıkla karşılayalım. Yeni yılda herkese yavrusuyla sağlık ve huzur diliyorum.

SAÇLAR DİTTİİİ:)

Doğduğundan beri güzel saçlım diye seviyorum seni okşarken, öperken. Nedenini bilmiyorum ama saçlarına ayrı bir hayranım, kadife gibi yumuşacık olması, doğuştan tek yöne ayrılan şekli, arkasındaki bir tutuma sarımtrak bölümü, ensendeki kıvrımlar...Elimde olsa saçlarını uzatmayı çok isterdim. Ama senin rahatsız olduğunu görünce hatta gözüne giren saçlar yüzünden uyandığını farkedince kış mış demedik dün seni benim kuaförüme götürdük.
Şu sıralar yabancılara karşı çok hassas olduğundan bir de hareketliliğinden dolayı saçlarını kestiremeden kuaförden çıkarız diye düşünmüştük aslında babanla ama kuaförüm işini biliyordu, önce seni saç bakım ürünleri standına götürdü, orda renkli spreylerden birini eline aldın ve tüm kesim işlemi boyunca onunla oyalandın. Ben seni tutarken baban da bol bol fotoğrafını çekti. Saçlarına veda ettin ama bu halinle artık tam erkek oldun. Geçen hafta seni kız diye sevdiler de :))
İlk saç tıraşımız hayırlı olsun. Bundan sonra daha çabuk uzarmış saçların, baharda tekrar kesicekmiş saçlarını kuaför amcan...
Güle güle uzat saçlarını yakışıklı kuzum benim:))

İşte fotoğraflarımız

Hazırlandık bekliyoruz.
Deneme 1-2
Ve Sonuç...

Korkularına Yenildin, Tekrar Denedin ve Artık Yürüyorsun

Aslında ilk adımını çook evvel atmıştın (5 Kasım)ama ilk adımınla birlikte şiddetli düşüşlerle çok korktun ve emeklemeye devam ettin. Sonra tekrar tekrar denedin ama benim süper dengeli(!) oğlum bir türlü dengesini koruyamadığı için yine düştün. Kasım sonundaki düşüşünle bir daha deneme yapmadın. Bu düşüşler sende o kadar iz bırakmış ki, 1-2 hafta önceye kadar elimi elinden çekince ağlama krizine giriyordun.
Ancak pazartesiden beri adım sayıların giderek artıyor. Artık elindeki nesneyi tutarken dalıp gidiyorsun, bir yere tutunmadığının farkında olmadan dakikalarca öyle kalıp, 1-2 adım atıyorsun. Sonra bana ya da babana doğru yürüyorsun. O heyecanla bu anları yakalayıp kameraya alamadık ama en kısa zamanda bloguna da koyacağız görüntülerini.
Küçük adamım benim..
Bu adımlarla giderek büyüyorsun, büyüdükçe senden aldığımız haz da giderek artıyor.
İyi ki dünyamızdasın, seni çok seviyoruz kuzumm:)

YENİ MAMALARIMIZ...

Her insan aynı şeyleri yemekten sıkılır. Ama biz bazen siz bebekleri adamdan saymayıp aynı şeyleri önünüze koyup duruyoruz, sonra da niye yemiyor acaba diye üzülüyoruz.
Öğünlerini çok güzel yiyorsun ama değişikliği de çok seviyorsun. Öğünlerin sıkça tekrarlandığında anlıyorum ki sıkıldın, hemen yeni tarifler yaratıp uyguluyorum. Şu sıralar kahvaltında yaptığım değişiklik çok hoşuna gitti. Her gün malzemeleri güncelleyerek hazırlamaya devam ediyorum. Bizi takip eden annelere de yardımcı olur belki tarifimiz:
Yarım bardak sulandırılmış süte, bir tatlı kaşığı mısır unu, bir tatlı kaşığı pirinç unu katıp pişiriyorum. Ilındığında labne peyniri, yumurta sarısı, ezilmiş ceviz, 1/3 muz, yarım mandalina suyu, 2-3 bebe bisküvisi katıp karıştırıyorum. (Koyu ise su ile yumuşatıyorum.)Bazı günler muz yerine pişmiş havuç rendesi, bazı günlerde pişmiş balkabağı rendesi koyuyorum. Bazen de üstünü pekmez ile süslüyorum ama karıştırmıyorum, her kaşığına birazcık pekmez alıp veriyorum sana. Bu sabahki kahvaltına hindistan cevizi serpmiştim. Babaannen bayıla bayıla yediğini ve koca tabak bittikten sonra doymadığını söyledi. O da başka şeyler vererek takviye yapmak zorunda kalmış.
Meyve öğünün de kimi zaman meyveleri ellerinle yiyorsun, kimi zaman meyve suyu şeklinde içiyorsun, kimi zamanda püre şeklinde yiyorsun. Bazen de meyve salatası yapıp, üzerine nişasta ile meyve sosu yapıyorum. Onu da seviyorsun.
Öğle yemeklerin artık herşey. Bizlerin yediği herşeyi yiyorsun. Sana özel besleyicilik değeri yüksek çorbalar da yapıyorum. Köfte, pilav, makarna, ciğer, bakıl vb. yiyorsun.
Yoğurt saatinde artık sana ekşi gelen yoğurdu tatlandırmak için, haşlanmış havuç rendesi ya da balkabağı rendesi ile pekmez ekliyorum. geçen gün reklamlarda gördüğüm doktorumuzun da izin verdiği bir ürünü denedik. Tek kelime ile bayıldın. İki kat kek arası sütlü kremadan oluşan bu besine alerjik bir tepki de vermediğin için haftada 1 kez yiyebilirmişsin.
Akşam yemeklerin de öğlen yemeklerin gibi sınırsız. Her şey var. Ama çorba odaklı gidip barsaklarını da rahatlatmaya çalışıyorum. Çünkü geçen akşam yediğin bulgur pilavı yüzünden uyuyamadın ve çok ağladın. akşamları bulgur pilavı yok artık, öğlen ve daha az vereceğim artık...
Bir de uykuya dalarken biberonla muhallebi içmeden uyumaz oldun. Bu muhallebi ile gece beslenmemiz sona erdi. Uyandığında sadece su ya da bitki çayı içiriyoruz doktorumuzun tavsiyesi ile..Böylece gece uykularımız giderek uzamaya ve deliksiz olamaya başladı. Biliyorum ki gece uyanmaları bebeklik alışkanlığı, beslenmeye alışan bebekler uyanır ve aç olmasa da mama ister ve ağlar. Biz bunu kesmeyi başardık ve çok rahat ettik:)
AFİYET OLSUN KUZUMAAA:))

YARAMAZ KUZU...





Şu sıralar feci halde yaramaz bir bebek haline geldin. Gerçi çok şeker geliyor bana o hallerin ama bazen de sonuçları senin canını yakıyor. Çoktandır almam gereken önlemleri alamadığım için cumartesi gecesi canın çok yandı. Hemen mutfakta ufak değişiklikler yaparak yaramazlıklarının acıya dönüşmesini engellemek istedik.

Cumartesi akşamı ne mi oldu?
Elifler'den eve geldiğimizde ben giyinirken yanımdan bir anda kaybolup mutfağa gitmişsin. Daha bir kaç dakika önce yanımdaydın neredesin dememe kalmadan, acı acı ağlamanı duydum. Mutfağa koştuğumda gördüğüm manzara karşısında deliye döndüm, ne kadar korktuğumu anlatamam. Sebze doğrama aleti yerde, sen elin havada çığlık çığlığa ağlıyorsun. Önce elini arasına koyup elini kestiğini düşündüm, çok şükür ki durum böyle değilmiş. Ama bu duruma çok yaklaşmışsın. Elini bıçak bölümünün gerisine yani plastik 2 parça arasına koyunca ve diğer elinle de bastırınca parmağın kötü şekilde sıkışmış, biraz kanama oldu, sonra da morardı, şimdi iyice iyileşti. Ama diğer seçeneği düşündükçe uyuyamadım o gece. Kendime çok kızdım, nasıl o aletleri alt raftan yukarı taşımadım diye..Şimdi alt raflara sana zarar vermeyecek türdeki mutfak aletlerini koydum.

Tüm dolaplarımızı kontrol ettik. Salon ve mutfaktaki alt dolaplarda sana verecek hiç bir şey yok artık. Dolap kilidi fikri bize pek iyi gelmedi, çünkü açamadığın dolaplar olunca feci halde bağırıyorsun :)) Dolaplara kilit koymayınca seni yaramazlığa teşvik ediyoruz belki de. Ama keşfetmek güzeldir diye düşünüyoruz biz:)

2. BAYRAMIN

8 ARALIK 2008
Bu bayram senin 2. bayramın oğlum. Henüz bir şey anlamasan da biz sana bayramlıklar alıp giydirince, bayram hediyeleri alıp seni onlarla oynarken görünce e bir de 10 günlük uzun bir bayram tatilinde bizimle olunca senin de havan değişti gibi.
İyice iyileştin, öksürüğün kalmadı gibi...Keyfin çok yerinde. Ben de sürekli seninle olmaktan çok mutluyum. Bayramları pek sevmeyen ben, bayram tatillerinde seni doya doya gördüğüm için sevmeye başladım bayramları:))

İYİ Kİ DOĞDUN BABASI...


6 ARALIK 2008

Bababanın doğum günü cumartesiydi.

Ama kutlamak için Bülent Amcan'ları bekledik ve dün gece kutladık. Doğum günü pastasını çok beğendin. Senin ki daha güzel olacak merak etme bebeğim :)

1. HAFTANIN SONUNDA İYİLEŞMEYE BAŞLADIN.

2 ARALIK 2008
Cuma akşamı gittiğimiz özel bir hastanenin acil bölümündeki doktorumuzun neler söylediğini bir önceki yazımda yazmıştım. Doktorun söylediklerini yapmamıza rağmen özellikle cumartesi öğleden sonra hırıltın, huzursuzluğun ve öksürüğün arttı. Pazar günü yine aynı hastanenin aciline gittik. Bu kez farklı bir doktor inceledi durumunu. Ancak ne boğazına baktı, ne kulağına. Ağlarken ağzının içine bakarak boğazının kızardığını ilaçlara devam etmemiz gerektiğini söyledi. Ben bu duruma çok kızdım. Bebekliğinde gittiğimiz doktoru aradım ama o da şehir dışındaymış, ilaca devam etmemizi önerdi. Asıl doktoruna ise ulaşamadım. O geceyi zar zor geçirdik. Ama canım çok sıkıldı, çünkü çok öksürdün.
Ertesi gün doktorundan randevu aldık. Gittiğimizde 2. şoku yaşadım. Ciğerlerine doğru ilerleyen üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu, grip ya da boğaz endefeksiyonu ile ilgilisi olmadığını, antibiyotiğe hemen başanması gerektiğini söyledi. Onun dışında 2 şurup daha verdi.
Bu kadar çok ilaç şimdiye dek hiç kullanmadık, ama gerekliliğine ve doktorumuza inandığımız için pazartesi gecesi ilaçlarını verdik. Günde 2 kez verilen ilaçlarınla dün gece sadece 1 kez uyandın ve hiç öksürmedin. Bugün 2 kez öksürmüşsün ve burun akıntın tamamen kesilmiş.
Bu durum, zor beğenen babana ve bana, doğumundan beri gittiğimiz 3. doktorumuzun doğru bir seçim olduğunu göstermiş oldu. Sonunda:)