RSS

GİTTİ GÜZELİM BORDÜRLER...

Ah be oğluşum..Sen 1 haftalıkken o bordürleri canımın acısına rağmen yapıştırmak için ne çok uğraşmıştım. Duvar kağıtçımızla anlaşamayınca kızıp ben girişmiştim bu işe babana sürpriz yapacaktım. Bitirdiğimde ne çok sevinmiştim.


İşte şimdiki hali...

YİNE BURNUMUZ AKIYOR, EYVAH!

En son kasımda hastalanmıştın, epey yormuştu o hastalığın bizi. 2 gece önce burnun akmaya başlayınca korktum. Hemen Peditus'a başladık. Ama tıkalı burnun uyumana engel olunca çok çok sinirlendin ve 2 gecedir ailece uyuyamıyoruz. Dün gece 24.00-02.00 arası tam bir Tuna şov vardı evimizde. Tüm dengesizliğinle bir yandan koşturup güldün, bir yandan ağlayıp tepindin. Ben de sana eşlik edecektim ki uyuyakaldın. Biraz daha uyumasaydın cidden tepinip ağlayacaktım uykusuzluktan:)
(Bu fotoğraftaki cicilerini doğum günü hediyesi olarak Sevinç Teyzenler aldı.)
Dişlerin de sinyaller veriyor, salyalarından ve elinin sürekli ağzında olmasından belli oluyor rahatsız olduğun. Bir de iştahımız sürekli değişkenlik gösteriyor. Çok acıkmana rağmen iştahla yemeğe başlıyorsun ama eski ölçünden çok çok az yiyorsun.
Tabi artık öğünlerimizin çeşitlenmesi gerekiyor. Bir öğünde sadece çorba ya da sebze yemeği değil. Bir kaç şey yeme dönemine yaklaştık. Elif'in doktoru da bunu önermiş Sevinç Teyze'ne. Ben de hafta sonu denedim. Biraz çorba, 2 köfte, 1 çay bardağı portakal suyundan oluşan mönümüz seni çok mutlu etti.
Ben de senin için aylık yemek listesi hazırlamaya karar verdim bu sayede. Hergün değişen tatlarla sıkılmanı engelleyebilirim ve böylece iştahını koruyabilirim diye düşündüm. 3 gün sonra okulum tatile girecek. Ben de seninle daha iyi ilgilenip yemek listeni istediğim gibi düzenleyebileceğim.
Bakalım işe yarayacak mı?

ANNECİK-BABACIK HASTA ...

DÜZELTME/MÜJDE:TUNA'CIKTA KANSIZLIK YOKMUŞ:)
Baban 2 gündür hastaydı, (grip). Ben de dün okulda rahatsızlandım, dün gece de iyice ağırlaştı durumum. Hem gribal bir durum hem de ishal, kusma olunca dün geceyi nasıl geçirdiğimizi hatırlamıyorum bile. Sadece uyku saatinin gelmesi için bol bol dua ettiğimi hatırlıyorum:)) Bugün hem benim hem de senin için hastaneye gittik. Biz hastayız acaba sana da bulaştırdık mı diye endişelendim. 1 yaş kontrolümüzdeki kan tahlilini ertelemeştik. Bu tahlilde çıkar diye düşündüm ve yaptırdık tahlilimizi. Aşımızı da olduk.
Geçen ayki kansızlık teşhisinden sonra hergün yediğin kırmızı et, bakliyat ve aldığın demir damlası rağmen değerlerinden bazıları hala sınırda. Bu durum canımı çok sıktı. Bir de araştırdığım kadarı ile kansızlık bir sonuç yani bir işarettir. Hastalık gibi algılanıp hemen demir ilacı vermek yerinde kansızlığa neden olan durum nedir diye araştırmak gerekiyor. Ama ülkemizdeki doktorların bir çoğu sadece demir ilacı vermeyi tercih ediyormuş.
Bu durumda aklım iyice karıştı??
DEMİŞTİM EN SON..AMA RAPORDAKİ BİR DEĞER DÜŞÜK OLMASINA RAĞMEN YAŞINA UYGUN BİR DEĞERMİŞ, MAKİNANIN YETİŞKİNLERE GÖRE DEĞERLENDİRMESİ SONUCU O BÖLÜMDE KIRMIZI BİR İŞARET VARDI, BEN ONU DOKTORA SORMADAN DEĞERLENDİRİNCE PANİK YAPTIM. KANSIZ DEĞİLMİŞ BENİM OĞLUM:))

KALDIR/YATIR YÖNTEMİ, EASY

Bu kitabı Ekim sonu almıştım. Ama kasım başı gibi okumaya başladım. Uykularımız çok büyük bir sorun değildi hiçbir zaman, ama kasım aylarında benim yokluğumu iyice hissetmeye başlayınca geceleri sadece sarılmak ve benim kollarımda uyumak için bazen 10 dakikada bir kadar sık zamanlarda uyanmaya başladın. Tıpkı 7. ayında geceleri emmek için uyanmak gibi. Okuduğum kitapta bebeklerin uyku için bazı nesnelere ihtiyaç duyduğu detaylı olarak anlatılmış. Bunlara "prop" demiş yazar. Bazen bir emzik, bazen biberon bazen de koridoru arşınlayan bir baba/anne...Senin de probun bendim. Bu kitabı okuyana kadar. kitapta anlatılan yönteme çok inandım ve hemen uyguladım. Aman allahım bir mucize, Tuna kucak istemiyor. Yatırıyorum, dönüp duruyor, sonra uyuyor. Gündüz babaannesi yatağına koyar koymaz uyuyor. Nasıl yani? Ne oldu birden??

Eee peri masalı çok uzun sürmez. 1. hafta sonunda eski alışkanlıklar depreşti, sen yine kucak istedin. Ama anne ne yaptı?? I ıh! Kucak yok dedi..2. hafta daha zordu ama şimdi herşey daha rahat. Bu kitabı ve yöntemi herkese tavsiye ediyorum son günlerde. Ama mucize sadece kitapta değil, eski yönteminize asla geri dönmemek aslında mucize. Yani SABIR mucizenin adı:))

Yöntemi de kısaca yazalım. Bebeğiniz ağladığında, eğer ayakta durabiliyorsa beşiğinde ayağa kalkıp almanızı istediğinde, alın ve sakinleştirin. Sustuğu an yatağına geri koyun. "Uyumak için yatağına yatmalısın, anne kucağı yatak değil" sözlerle konuştum ben Tuna ile. "Şimdi e-e yapıyoruz, bak kuçu kuçu da uyudu" deyip oyuncak köpeğini de verdim. Bir de uyurken kullandığı bir örtü var, tülbent...Onu görür görmez uykusu geliyor zaten artık. Çünkü o, Tuna'nın uyku sembollerinden biri...

Sakinleştirdik, bebeğimiz sustu, yatağa geri koyduk, ama birden yine ağlamaya başladı. Ne yapıcaz peki? Yine aynı şeyi yapacağız. Zaten bu nedenle yöntemin adı yatır kaldır:))

Ben ilk geceler pek zorlanmadım, ama ilerleyen zamanlarda, bir kere 50-60 kez yatır/kaldır yaptım, 1,5 saat odada kaldığım oldu.

Ama sabırla bu yöntemi bırakmadım. Her gece onu izlediğim yeri bir adım öteledim ve uzaklaştım.

EASY neresinde mi dediniz yoksa? :) EASY pek kolay değil ama iyi bir akış Tuna doğduğunda beri bu akışta gününü yaşıyor zaten..Şöyle açalım...

E: Eat:Yemek zamanı

A: Activity: Eğlence Zamanı

S:Sleep: Uyku Zamanı

Y: Your Time: Senin Zamanın

Bir bebek gününü bu şekilde bir rutine olturtmak için anneden yardım ister. Eğer bu akış iyi giderse bu uyku yöntemini kullanmaları önerilir. EASY yoksa çok da denemeyin derim:))

Bol uykulu günler...

DOĞUM GÜNÜ PARTİN

10.01.2009
Çok güzel bir geceydi. Bu gecenin güzelliğine usluluğunla güzellik kattın.
Hazırlık aşamasında bi ara dilim dışarda koşturdum, açlıktan bayılacağımı sandım ama herşeye değdi. Herşey harikaydı. Pastanda hayal kırıklığına uğramam ve konfetini patlatmayı unutmam dışında...(Geç de olsa patlattık, biraz gürültülüydü, biraz korktunuz ama size oyuncak oldu minik parçacıklar:))
Tüm misafirlerimiz geldiğinde senin bir yılını anlatan filmimizi izledik. Gözleri dolan, hatta ağlayan bile oldu. Örnek 1, annen:)) Yaklaşık 1 aydır bu film ile uğraşmama rağmen dayanamadım, yine ağladım. Ardından pastamız geldi, bu sırada konfetimizi açacaktık ama telaştan şaşkın annen unuttu. Mumlarımızı üfledikten sonra, 10 yaşında açılmak üzere saklanacak kutumuza konulacak en önemli şey "Aile Mektupları" için kağıtlarımızı, kalemlerimizi dağıttık. Herkes seninle ilgili duygularını ve 10 yıl sonra nerede olacağınla ilgili hayallerini yazdı.
Sonra bol bol fotoğraf çektik. Mamalar yedik, sen pastanı çok beğendin. Bir de hediyelerini...Amcan, yengenler, dayıların,teyzen, babaannen, anneannen, dedelerin, hatta minik yeğenlerim bile sana çok güzel ciciler hediyeler almışlar. Sen de onlara benim hazıladığım "Teşekkürler" kartlarını verdin. Ömer ve Beyza ile yeni oyuncaklarını paylaştın ve çok güzel oynadın.

Herşey çok güzeldi, ama en çok senin gülüşün ve şirinliklerine bakıp eğlendik ve sevindik.

Seni izlemekten, neler yaptığını birbirimize göstermekten sohbet bile etmedik diyebilirim. Zaten benim için en büyük eğlence seni izlemek, koklamak, öpmek..İyi ki bizimlesin, sensiz ne yapıyorduk diye düşündük bu akşam. Tv izlemek, gezmek vs..Ne kadar boşmuş hayatımız..O boşluk seninle doldu, dop dolu olduk..

Canım oğlum nice güzel yıllaraa..Uzun, sağlıklı, huzurlu, istediğin gibi yaşayabildiğin bir ömür diliyoruz sana..

ANNEN-BABAN

Parti 1

Doğum gününü, gününde kutlamak için minik bir hazırlık yaptık. Asıl parti yarın. Ama bu partiye Cömert amcan katılamayacağı için dün gece o da aramızdaydı. Sana uzun zamandır almayı planladığımız ama bir türlü karar veremediğimiz oto koltuğunu alarak hepimizi bu zahmetten kurtardı:))


Dün gece eve biraz geç geldim, tüm gün seni görememek ve bir de geç gelmek canımı sıksa da çok güzel bir geceydi. Ama bir türlü geçmeyen baş ağrım yine canımı sıktı. Bu ağrıda gecedeki aksaklıkların da rolü var tabii. Hazırladığım filmin CD'sinin açılmaması, konfetinin beklediğim gibi çıkmaması gibi...Sanırım bu organizasyon biraz gerdi beni.
Yarın akşamın çok güzel olmasını ve bu ağrılarımın son bulmasını diliyorum.

Hediye paketini heyecanla inceledin, ben paketin şeklinden içinde Sallanan At olduğunu düşünmüştüm, açtığımızda koltuğu görünce çok sevindim. Zaman kaybetmeden hediyeni denedin, sanırım rahattı bir süre kalkmadın da:)

İyi günlerde kullan hediyeni canım oğlum...

İYİ Kİ DOĞDUN TUNA'M

Ahh ahh, doğduğun ilk gün senin küçüklüğüne bakıp "Ne kadar ufak" dediğimde "Zaman çabucak geçer ve birden büyürler" demişti büyüklerimiz. Ne kadar doğru. Daha dün gibi...

Geçen yıl bugün, daha gün ağarmadan vermiştin ilk işareti. "Anneciğim geliyorum" demiştin sanki..Sana kavuşacağımı bir gece önceden hissetmiştim. Uslu durmayan ben, doktorumun "Her an gelebilir yaramaz oğlun" sözünden sonra odanı hazırlamak için kendimi biraz fazla yormuştum ve biraz sancılanmıştım. Sabah belirtileri hissetmeme rağmen inatla eşyalarını hazırlamaya devam etmiştim. Çamaşır makinesinde yıkanmış ve asılmayı bekleyen minicik tulumlarını, eldivenlerini şapkalarını o halde bile özenle asmıştım. O gün odan yerleşecekti çünkü. Baban izin alıp öyle gelecekti, babaannen ve dedenle yola çıktık. Baban ile en buruk ayrılığımızı yaşamıştık o gün...Hastanede senin neler yaptığını daha iyi duymak için karnıma bağlanan bir sürü kablo ile son iç içe saatlerimizi yaşadık. Ben o kadar iyiydim ki, eşe dosta telefon açıp senin gelmene saatler kaldığını müjdeleyip duruyordum.


Makinalar sancım olduğunu söylüyordu ama ben hiç birşey hissetmiyordum. Bir an önce sancılanıp seni normal bir şekilde doğurabilmek için dua ediyordum...Derken sancılarım başladı. Aman Allahım ne zor şeymiş o sancılara katlanmak. 1-2 dakika sürüp sonra sakinleşen sancılar arasında dua edip durdum kolayca sana kavuşmak için...Doktorumun son kontrolündeki cümlesini unutmuyorum, "İnci şaka gibisin, bu ne hız, oğlun geliyor." Senin halin kalmamıştı, çok yorulmuştun bu nedenle işim daha zordu ama sana doktorumun bu cümlesinden 25 dakika sonra kavuştum. Bu ne güzel bir duygu, bu ne güzel bir an...Allahım bunca acı, yorgunluk bu güzellik için miydi? İyi ki katlanmışım, iyi ki çekmişim bu sıkıntıları, geldi mis kokulum...Ben bunları sayıklayıp hıçkırıklarla ağlarken, senin kuvvetli ağlamaman ve solunumda yaşadığın sıkıntı için seni adlıklarından habersiz hevesle seni bekledim. Bir yandan ağlıyordum bir yandan "Ne zaman gelecek oğlum, koklamak istiyorum onu" diyordum. Seni çok kısacık yanıma getirdiler. Bembeyazdın, mis gibi kokuyordun, dudaklarından ne kadar aç olduğunu anlamıştım ama seni emziremedim. Hemen götürdüler, ben birazdan yanıma geleceğini umut ederken, seni yoğun bakıma götürdüklerini bilmeden seni bekledim durdum.


Ardından odama götürdüler beni. 1 saat sonra sen geldin, seni emzirmeye çalıştım ama hemşirenin "Yorgun bebek, biraz dinlenecek bizimle" sözleri ile aklım karıştı, korktum..Sen yine gittin. 1 saat sonra tulumun, battaniyen ve şapkanla içeri giren hemşire bana hayatımın en büyük korkusunu yaşattı. "Bebeğiniz zor bir süreç geçirdi...." Bu sözlerin gerisi birden aklımda canlanınca, korkularıma engel olamadım. Sonra sözlerin gerisi geldi. "Biraz dinlenmesi için yoğun bakıma aldık, doktorumuz size bilgi verecek." Bu soğuk cümleler beynimde bir birini kovalamaya, büyümeye ve beni daha da korkutmaya başladı. Bu haberden sonra gelen ailemle sevincimi paylaşamadım bile...Koridordan gelen bebek sesleri ile "Niye benim yavrum yanımda değil." düşüncesi yedi bitirdi beni tüm gece...Sabah senden güzel haberler alacağımı düşünmeye başladım sonra, güçlü olmalıydım, ben artık ANNE'yim, oğluma güç veremeliyim, umutsuzluk YOK! dedim içimden. Sıkıntımla birden azalan sütümü arttırmak için çabaladım durdum. Solunum sıkıntının azaldığını dıydum ertesi sabah...Ama sarılık başlamıştı. Beni taburcu ettiler ama senin hastanede kalman gerekiyordu. Gücümü kaybetmedim. Hastaneden kucağımda sen olamdan çıkmak beni yıksada pes etmedim. Sütümü arttırdım, sana günde 2-3 kez süt taşıdık. Yoğun bakımın minicik odasında seni emzirdim, orda hasret giderdik baban ve ben.





12 Ocak'ta evimize gidebileceğimizi öğrencince havalara uçtuk babanla. Seni alıp Bülent Amcan'ların evine gittik. Bülent amcan Almanya'daydı, pelin yengen de evde yoktu. Üçümüz başbaşaydık. Baban bana ıspanaklı börek ile portakal suyu hazırlamıştı ama ben seni koklamaktan, emzirmekten, altını değiştirmekten yemek yemeyi bile unutmuştum. Eve dönmek üzere yola çıktık. yol boyunca sen uyudun ben sana baktım, baban bana baktı. Gözlerimiz doldu durdu, ağlamadık...Eve geldik, seni giydirdik, beşiğine yatırdık. Birbirimize sarıldık ve sana kavuştuğumuz için şükrettik...

İYİ Kİ GELDİN EVİMİZİN NEŞESİ,
HOŞGELDİN CANIM OĞLUM...

Neymişim ben daha önce?
Var mıymışım? Kim mişim?
Adım neymiş?
Anamın kuzusuymuşum,
Eşimin yarısı...

Meğer şimdi anlam bulmuş adım:
Kuzumun Anası...
Tunam'ın Annesi olmuşum...
En güzel şey olmuşum ben...
Ben, ANNE olmuşum...