RSS

HASTALIKTA 3. GÜN

29 KASIM 2008
Dün eve geldiğimde sen uyuyordun. Ama keyfin yerindeymiş, iştahın da iyiymiş. Tüm gün çok güzel yemişsin, uyumuşsun. Ama ben dünü çok zor geçirdim, benim hastalığım çok ilerledi ve eve geldiğimde gözümü bile açamıyordum. Hazır sen uyurken ben de dinleneyim dedim. Babaannenler de hemen gitmediler. Yattım ve hemen uyudum, sen ben uyuduktan kısa bir süre sonra uyanmışsın ama ben senin sesini bile duymadım, babaannenler iyi ki gitmemişler. 2 saatlik uyku bana çok iyi geldi. Uyandığımda seni çok keyifli gördüm. Ama öksürük sesin değişmiştive beni biraz korkuttu. Akşam hastaneye gittik.Doktorumuz neler söyledi?:
  • Şiddetli grip olduğunu, ciğerlerinde bir sorun olmadığını söyledi.
  • Burun akıntısının dışarı atılmaması durumunda öksürük oluştuğunu
  • Bunu önelemenin en iyi yolunun burun damlaları olduğunu söyledi.
  • Bu akıntının ilerlemesi halinde ciğerlere inmesinin tehlikeli olacağını,
  • Bir an önce akıntını engellememiz gerektiğini belirtti.
Doktorumuz ilaçlarını değiştirdi. Öksürük şurubu yerine grip için bir şurup önerdi. Bir de gribe bağlı ağrı ve huzursuzluğun için farklı bir ağrı kesici şurup önerdi. Hastane çıkışı arabada uyuyakaldın. 1,5 saatlik güzel bir uykudan sonra uyandın ama aslında 19.00'da daldığın bu uyku gece uykundu, ama acıktığın için uyandın ve biberonla muhallebini içmene rağmen uyuyamadın bir daha. Biz de ilaçlarını verdik, Tonimer ile burnunu rahatlattık, fitilini koyduk, altını temizledik. Bir kez da mama yedikten sonra güzelce uyudun. Perşembe gecesi gibi ağlamadın. Gece güzel uyudun. Ben de, sen de, baban da rahat bir gece geçirdik.
Yavaş yavaş iyileşeceksin minik kuzum.

HASTALIKTA 2. GÜN

Dün eve geldiğimde seni neşeli gördüğüm için çok sevindim. Bir ara birşeyler yemek istememişsin ama sonra sana yaptığım etli yoğurt çorbasını fazlasıyal yemişsin, bunu duyunca da çok sevindim.

Sonra biraz şekerleme yaptın ama uyurken öksürük krizi gelince ağlayarak uyandığın için seninle yattım. Her ağladığında sarıldım, sen de sakinleşip tekrar uyudun.


Şekerlemeden sonra yine keyifliydin, baban senin için birşeyler almaya gitti. Sonra birden keyfin kaçtı. Ateşin çıktı, sürekli mızıldandın, bu sesler giderek ağlamaya döndü. Karnını doyurdum, gece uykusuna hazırlandık ama sen hastalığın yüzünden bir türlü uyuyamadın. Çok ağladın, ağladıkça boğazın daha da çok acıdı sanırım. 21.00 ile 01.00 arası ağladın uyudun, öksürdün, öğürdün, uyandın, oynadın, güldün, yine ağladın...Müthiş gel-gitlerle dolu 4 saatin sonunda uyudun. Ben de çok hasta olduğum için bu süre beni çok hırpaladı. Bir ara baban uyutmaya çalıştı seni ama daha çok ağladın. Küçükken baban da uyutabilirdi seni, ama artık bu mümkün değil. Bu da beni daha çok zorluyor.


İşte dün geceki maceralrımızdan kareler...

ÇABUK İYİLEŞ GÜZEL OĞLUM

27 KASIM 2008
Dün babaannenden eve geldiğinde baban boğazında biraz hırıltı olduğunu söyledi. Öksürüğü duyana kadar önemli bir şey yoktur diye düşünmüştüm. Ama öksürmeye başladığında anladım ki şimdiye dek yaşadığımız 2 minik hastalığından çok farklıyd bu kez durumun...

Tam 10,5 aylıksın ve şimdiye kadar temmuz ayında (6,5 aylıkken) tatil dönüşü 1 hafta süren viral bir öksürüğün olmuştu. Çok şiddetli değildi, iştahın azalmıştı, biraz ateşlenmiştin ama öksürüğün çabucak geçmişti.

Bir de eylül ayında 6. hastalık geçirmiştin. Ateş ve döküntün olmuştu, çabucak geçivermişti.

Ancak salı akşamı bir kez bile öksürmemene rağmen dün başlayan şiddetli öksürüğn beni ve babanı çok üzdü. Sen öksürdükçe mahvolduk. Daha önceki öksürük durumunda doktorunun verdiği şuruptan verdim. Bir de ateşin için fitil koydum. Senin odanda kendime yer yatağı yaptım ve orda yattım, hiç uyumadım. Hırıltılı nefesini sürekli kontrol ettim. Ateşini ölçtüm. Sonra dayanamadım, kucağıma aldım, saçlarını okşadım.
Belki bir mucize olur da hastalığın hemencik geçer ümidi ile bol bol dua ettim. Saat 3'e kadar sık sık uyandın, öksürdün, öğürdün. Neyse ki kusmadın.
3'ten sonra hiç uyanmadın ama bu kez de iyi olup olmadığını görebilmek için yatağının yanına oturup, parmaklıkların arkasından seni izledim. Nefes alıyor musun? Tıkandın mı? İyi misin? gibi sorularla...

Sonra biraz uyudum, 1 saat kadar..Ve işe geldim. Aklım sen de. Babaannenle sürekli konuşuyorum. Öksürüğün azalmış ama keyfin ve iştahın yokmuş. Ateşin biraz düşmüş...

Nolur çabuk iyileş kuzum..Seni öyle görmek çok zor geliyor bana...

ÖĞRETMENLER GÜNÜ'm

24 Kasım 2008
Bugün annenin ve babanın günü oğlum. Öğretmenler günü...
İyi ki öğretmen olmuşum, öğretmenliği çok seviyorum. Bugünü ilk kutlayan sen olursun diye düşünmüştüm, sabahları kalktığında sarılıp saçlarımı ısırmaya çalışarak...
Ama hayal ettiğim gibi olmadı, sen uyanmadın bile..
Olsun, akşam beni görür görmez, sarıldın, kucaklaştık. Çok usluydun bugün, tıpkı öğrencilerim gibi. Onlar da tüm gün beni üzmemek için aralarında fısıldaşıp birbirlerini uyardılar. Diğer günler de uslular ama bugün ayrı bir şekerdiler.
Bir öğretmen çocuğu olmak sana neler katacak bilemiyorum. Sabırsızlıkla büyüdüğün günleri hayal ediyorum.
Anne olarak kutladığım bu Öğretmenler günü benim için daha bir anlamlıydı. Tüm meslektaşlarımın bu güzel ve özel gününü kutluyorum. Yeni nesiller bizimle aydınlanmalı.
Aydınlık bir gelecek için elimizdeki eğitim meşalesini Ata'mızın istediği gibi taşıyalım.

Elif, Balkabağı Çorbası, Aşkı Memnu

Bu akşam Sevinç Teyze'ne gittik yani Elif'e...
Artık Elif'in iyice farkındasın. Eliiiif diye seslendiğim zaman salon camına gidip tülün altına girip çığlık atıyorsun, camdan Elif'e bakmak için.
İletişiminiz ise süper. Sizi izlerken çok keyif alıyoruz, çok komik bir ikili oldunuz:))
Elif'lere gittiğimizde rutin haline gelen bir kaç durumun var.
Sevinç Teyze'nin yemeklerini bayıla bayıla yemek gibi:))
Sevinç Teyzen bu akşam balkabağı çorbası yapmış ve Elif yer mi diye denerken bi baktık ki, sen de çok severek yemeye başladın. Bir Elif yedi bir sen.
Biz de hem sohbet edip, hem sizi yedirip, hem sizin fotoğraflarınız çekip, hem de tv'de Aşkı Memnu'yu izlemeyi başarıp kendimize şaşırdık:))
Sizi doyurmak dışında hepsini yarım yarım yapabildik o ayrı mesele:))
Nasıl yapılmış bu güzel çorba hemen yazıyorum:
Minik bir balkabağının 3'te biri ve 1 patates küp küp doğranmış, haşlanmış.
Bir mikta un ve süt çıpılmış, haşlanan karışıma eklenmiş.
Hem çok pratik hem de çok lezzetli olmuş. Ellerine sağlık sevgili arkadaşım Sevinç:))
Lezzetli olduğu kadar yararlı da balkabağı. Neymiş yararları bakalım:
Balkabağı harika bir beta-karoten kaynağıdır, ayrıca başka vitamin ve mineraller bakımından zengindir. Bir küçük tabak balkabağı, günlük beta-karoten ihtiyacının %25'ini, C vitamini ihtiyacının yüzde 10'unu karşılar ve iyi miktarda potasyum içerir. Ayrıca iyi bir lif kaynağıdır.Taze balkabağının kendi özgü bir tadı ve dokusu vardır. Ama balkabağı keki yapmak için kullanılan konserve balkabağı da aynı besin değerine sahiptir.Yarım kase balkabağı keki karışımı, günlük beta-karoten ihtiyacının yüzde 220'sini karşılar ve oldukça düşük kalorilidir. Faydaları:Beta-karoten, birçok kanser çeşidini önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca sigara içenlerin akciğer kanserine yakalanma riskini biraz azaltabilir.Beta-karoten, kalp krizi ya da felce sebep olan, ateoroskleroz ya da damar sertleşmesini önlemeye yardımcı olabilir.Güçlü bir antioksidan olup C vitamini, kanser ve kalp hastalığına karşı koruyabilir ve vücudun enfekisyonlara karşı savaşmasına yardımcı olabilir. Kabak çekirdeği yağı, harika bir çinko ve doymamış yağ asidi kaynağıdır, bu yağ asitleri prostat problemlerine yardımcı olabilir. Kurutulmuş ve kavrulmuş kabak çekirdeğinde bu yağ bulunur.
Afiyet olsun kuzularımızaa...

1 Aydır Neler Oldu Neler...

Bir aydır blogunla ilgilenemediğim için canım çok sıkkın aslında..Boş vaktimde yapabildiğim tek şey uyumak. Zaten günde 4-5 saat uyuyabildiğim için düşün artık ne kadar boş vaktim var.
Her çalışan anne gibi benim de bir yanım eksik. Seni görememekten çok büyüdüğünü görememek, sana yeterli olamama hissi canımı çok sıkıyor. İstediğim şeyleri öğretemiyor. İstediğim kadar çok yanında olamıyor. Böyle durumlarda söylenen bir cümle geliyor aklıma.."Çok zaman değil, kaliteli zaman geçirin." Çok güzel bir cümle ama bu cümle de sıkkın canıma iyi gelmiyor. Seninle birlikteyken herşeyin en iyisini yapmaya gayret ediyorum ama yapamadıklarım daha fazla gibi geliyor.

Evde olsaydım neler yapardım?

Her gün biraz güneş ışığı alabilmen için seni parka götürürdüm. Gerekli D vitaminini alamadığını düşünüyorum.

Yemeklerini süsler, tabağını tablo gibi sana sunardım, daha zevkle yiyebilmen için..

Yaşıtlarınla kaynaşacağın yerlere götürmek isterdim seni, bol bol iletişim kurup, sosyal yönün gelişsin diye...
"Her Güne Bir Oyun" diye bir etkinlik kitapçığı oluşturmuştum yıllar önce velilerime..

O kitaptaki herşeyi seninle yapmak isterdim.

Daha neler neler isterdim. Bi bilsen..Akşamları yüzlerce kez öpüp kokladığım saçlarını daha çok öpmek isterdim. Gülüşünü daha çok görmek, yumuk ellerinin oyuncakları kavrayışını daha çok izlemek isterdim...

TAM BİR ANNE OLMAK İSTERDİM OĞLUM..
ŞİMDİ Kİ GİBİ YARIM ANNE HİSSİNDEN KURTULMAK İSTERDİM...

SENİN HER ANINI DOYASIYA YAŞAMAK İSTERDİM...

Atam Sen Rahat Uyu...

10 KASIM 2008
70 yıl önce kara kasımda gitti Atam..Sana onun ne muhteşem şeyler yaptığını anlatmayı çok istiyorum. Bir an önce büyü de yurdu yurt yapan Ata'nı tanı oğlum. Tanı ki sen de kendi nesline tanıt...