RSS

Diloş Teyzemiz Seni Görmeye Geldi.

Geçen ay iş görüşmesi için sınırlı saatte görebildiğimiz Diloşumuz bizi mutlu eden bir haber verdi geçen hafta. "Salı günü ordayım." :)
Evet Salı akşamı saat 8'de bizdeydi. Eve girer girmez, seni öptü mıncıkladı. Sen de mest oldun tabii. Zaten ilk gelişinde apayrı bir iletişiminiz olmuştu. Uykundan uyanıp ilk kez gördüğün birine gülümsemen ve onu yanına çağırman pek de alışık olmadığımız bir durum olduğu için ben şok olmuştum.
Aynı elektrik kaldığı yerden devam etti. Hem de nasıl! Kucağından inmedin, elini bırakmadın, odandan çıkarmadın Dilek'i. Yemeklerini daha bir iştahla yedin. Dilek Teyzen "Tuna ağzını kocaman açacak" der demez ağzını açıp her lokmanı "ımmm" diyerek ona bakıp yemen bu misafirliğe damgasını vuran anlar oldu.
Bir de çadır maceralarınız var tabi. Her fırsatta Diloş'u çadırına çağırıp oyunlar oynadınız. Yaşıtın gibi mi gördün bilemiyorum ama gerçekten aranızdaki iletişimi daha önce kimseyle yaşamadın. Dedene ve Cömert Amca'na da çok düşkünsün ama bu daha da farklıydı.
Salı akşamı Elif Teyze ve Tunçkan Amca da bizdeydi. Onlar gittikten sonra sen Dilekle oynamaya devam ettin. Çok yorgun olmana rağmen saat 23'te hala Dilek ile oynamak istiyordun. Seni odana götürdüm, yatağına yatırdım. Uyku ritüellerimizi sıralamaya başladık.(Pocoyo kitabını senin anlatman, İgle Pigle Kayıp Battaniye kitabını benim okumam ve kitapların kritiği:)) Ama Dilek el sallayıp odadan çıkınca olan oldu. Gitmesin der gibi ağladın hemen ve epey zor uyudun.
Çarşamba sabahı 9'da kalktık. Baban işe gitti, Diloş sen ve ben güzel bir kahvaltı yaptık. O sırada Diloş sana "Baba nereye gitti Tuniş" dediğinde "işe" demene hem çok şaşırdık hem de bayıldık:)
Akşamüstü dışarı çıktık Kahve Dünyası'na gittik. Kurabiye siparişimle ilgili ihtiyaçlarım vardı, onları aldık. Bu arada Diloş sayesinde Avea'dan Turkcell'e geçiş yaptım, haydi hayırlısı:)
Baba geldi, bizi aldı. Eve gidip mamalar yaptık, yedik. Sen uyuduktan sonra biraz sohbet ettik Diloşum'la:) Ertesi gün yani dün(Perşembe) saat 2'de gitti Diloşum. O saate kadar evdeydik ve Diloş Teyzen hep seninle oynadı. En çok kule yıkma oyununu oynadın onunla. "Dışşş" diye diye bir hal oldun:) Hiç sıkılmadın, hiç benim yanıma gelmedin, hiç mızmızlanmadın bu 2 gün boyunca. Bu arada 21. yılımızı geride bıraktık dostluğumuzda. Şimdi 6. sınıf denilen orta 1'de tanışmıştık Diloş'la. Şebnem, Emel, Burcu, Dilek ve benharika 5'lisiydik sınıfın. Arkadaşlığımıza gıpta ile bakardı herkes. Emel dayımın kızı olduğu için her daim birlikteydik ama üniversiteden sonra farklı şehirler evlilik çocuk derken az görüşürü olduk. Şebnem ile kopmuştuk. Ankara'da üniversite yıllarında karşılaştık arada konuştuk telefonla. Şimdi aynı şehirdeyiz yine. Az görüşsekte kalpler hala sıcacık.
Burcu ve Dilek ise hiç ama hiç çıkmadılar hayatımdan. Dloşum beni hiç yalnız bırakmadı. Senin doğumuna 2 hafta kala bizi görmeye gelmişti Ankara'dan. Baban senin odanı boyarken birlikte ne gülüşmüştük. O kadar gülme doğuracaksın demişti de inanmamıştım, öyle de oldu gerçekten:)
Sen doğduğundan beni sık sık arayıp hep destek verdi. Blogunu hep takip etti. Benim için değerini sana anlatamam. Dostluk nedir deseler Diloşumdur derim. Her başım sıkıştığında onu ararım. Sıcacık konuşmaları ile beni hep yatıştıran ablam annem, herşeyim oldu o. Senin de onu iyi tanımanı ve sık görmeni o kadar istiyorum ki. Belki bu isteğimiz gereçk olur. Belki bir gün aynı şehirde yaşarız. Belli mi olur:)
Diloşum, seni çok seviyorum. Evimiz boş kaldı. Hala hüzünlüyüm. En kısa zamanda yine gel, nolur!
Civcivin:)