RSS

Özlemim Giderek Büyüyor...

Çarşamba gecesi evimiz sensizdi ve çok sessizdi. Dinlenmem için iyi bir fırsattı ama o gece çok hüzünlendim. Hem sen yoktun, hem de babacığımın artık bizimle olmadı fikri iyice yerleşti bende..

Baban o sabah seni çok özlediğini ve bu gece seni eve getirmek istediğini söyledi. Ben odamdan hiç çıkmazsam sorun olmaz dedik. Evet perşembe gecesi eve geldin. Sesini duymak, konuşmalarını uzaktan bile dinlemek çok iyi geldi bana..Çok özlemişim seni...

Uyku saatin gelince baban seni yatağına koydu. İlk önce hiç sesin çıkmadı. Sonra babanı çağırdın. Sonra tekrar uyudun. 1-2 saat sonra ağlayarak uyandın, yanına koşamadığım için çok kötü hissettim, babanla hiç sakinleşmezdin önceleri ama herşeyin bir ilki varmış. Baban biraz okşadı seni hemen uyudun tekrar.

Tam olarak uyuduğunda (gece yarısı) maskemi takıp odana girdim. Uyku tulumunu giydirdim. Öylece baktım sana, çok güzel uyuyordun. Öpemeden, dokunamadan ayrıldım odandan...

Gece bir kez daha uyandın, bu kez 10-15 kez anne gel, dedin, içim parçalandı. Ama gelemedim..Baban seni aldı, birlikte uyudunuz.

Cuma sabahı babaannen ve deden geldi seni almak için..Uyandın, ben de geldim odana uzaktan baktım sana.. Maskeli halimden mi, uzun zamandır görmediğinden mi bilinmez, bir şok sözkonusuydu sende..Öylece bakakaldın bana...

VE gittin...Cuma akşamı da kaldın babaannende..

Veeee..Beklenen kavuşma..Cumartesi akşamı, öksürüğümün yumuşaması ve 5 günü doldurduğumuz için eve döndün...O gece n doğal halimizle bir anı kalsın istedik bu fotoyla..Hastalık uzak dursun artık bizden!!

Grip Salgını ve Özlem...Seni Çoook Özledimm Tuniş'im...


Salı gecesinden beri görmüyorum seni...O gece de uzaktan uzağa bakıştık, uyumadan önce "kucuk kucuk" yapamadık. Bu işi babanla yaptın...

Kırıklığım ve hafif öksürüğüm seni de beni de etkilemez inşallah derken, ben çarşamba sabahına gümbür gümbür bik öksürükle başladım...

İşe araba ile gittim, olacaklardan haberli gibi..Okula zor vardım diyebilirim, yoldaki öksürük nöbetleri beni mahvetti..

Vardığımda revirin kapısına attım kendimi, hala aklım bir avuç kadar kalan öğrencilerime de bulaştırmamak adına maskedeydi. "Maske almalıyım, çok öksürüyorum" kötü bir öksürük krizinin ardından gelen kusma ile sona erdi. İşyeri Hekim'i tarafından yapılan muayene, sınıfımda 2 gündür devamsızlığı olan 15 öğrencinin durumları göz önüne alınarak malum grip salgınından nasiplendiğimle sonuçlandı.

Karar açıklandı: Şiddetli öksürük ve boğaz enfeksiyonu da eklendiği için antibiyotik, grip tedavisi peşi sıra...
3 gün yatak istirahati
5 gün eş yok bebiş yok...

Tamam dedim, boğazım düğümlenerek..Nasıl yani Tuna'sız 5 gün..Babamın vefatında 2 gün dayanabilmiştim..Diğer günler de pek göremedim yaa...Sabah ve akşam görüyordum sadece...

Neyse, emir büyük yerden tabi ki sözünü dinleyeceğim doktorumuzun..Arabaya bindim..Evimin yolunu tuttum..Araba kullanmamı zorlaştıran bir göğüs ağrısı ve ardı arkası kesilmeyen öksürük nöbetleri ile yolu zar zor tamamladım..Dile kolay 70 km..Eve girmeden zorlukla bulduğum ilaçlar için 3 eczane gezdim. İlaçları buldum ama maske bulamadım bu kez..

Eve geldim, hemen ellerimi yüzümü güzelce sabunlayıp, temiz giysiler giydim. Kendime başka bir odada yatak hazırladım, ilaçlarımı aldım ve yattım. "Hammannen" "çorba da yapamazsın sen şimdi, ben babanla yollarım" dedi ama o kadar dadeğil, biraz dinlenip bir çorba yaparım dedim ama...

Bu nasıl bir ağrı, her zerren ağırır mı? Tırnakların zonklar mı acıdan, öksürükten öksüremeyecek duruma gelir mi insan...Bu nasıl bir gripmiş Allah'ım! Biraz özlem, biraz ağrı, biraz da sinir bozukluğu ile koyuverdim bir tutam gözyaşını.Sonra uyumak mı halsizlik mi bilemediğim bir halde sızmışımm...Ne ilaç, ne su, ne çorbaa..Elim kalkmıyor ki...Cücüm eve geldi, o ne hal...Süperkadın yatağa serilmiş..kolu kanadı kalkmıyor..Hemen bir ilkyardım, ilaçlar, çaylar, çorbalar, daha neler neler...Ama maske şart + yaklaşma yasağı da tabi..

Cücüm, minik aşkın yanına gitti..Telefonda ses dinletmeler, zırlamalar (bizzat ben, Tunişin keyfi gayet yerinde)

Minik aşkım "hammannesi" ile kaldı, cücüm de kolu kırık kuşlar gibi döndü eve.."Herşey onun sağlığı için" diyerek...

Hande Teyze, Rıfat Amca ve Bulut geldi! Yaşasın...

Hande, Rıfat ve Bulut'un bizi ilk ziyaretinden sonra baban da ben de Hande'lerin uzakta olmasına çok üzülerek andık onları günlerce...

Hem sen çok iyi anlaştın Bulut'la. Hem de biz büyükler her anın tadını çıkardık ve hiç ayrılmak istemedik.

Bizi ikinci kez ziyaret ettiler Bulutlar. Bu kez Dedeciğinin vefatı nedeni ile bize geldiler.

Burada belirtmeden geçemeyeceğim. Hande Teyzen gibi bir arkadaş kazandığım için şükrettim dün. Senin odanda siz Bulut ile oynarken, bana sıkı sıkı sarılması, acımı içten,gerçekten paylaşması ve benimle birlikte ağlaması beni o kadar etkiledi, o kadar mutlu oldum ki böyle bir arkadaş, dost kazandığım için..Allah herkesin karşısına böyle kötü gün dostları çıkartsın.

Tıpkı Sevinç Teyzen gibi, pazar günü yanıma geldiler Turan Amcan'la. Ben mezarlığa giderken Sevinç Teyzen de yanımdaydı. Sık sık aradı nasıl olduğumu sordu..

Dilosh Teyzen de öyle, ben iyi olmadan gelme, sana daha sonra daha çok ihtiyacım olacak dedim. Her gün aradı, taa Adapazarı'na gelmeye kalktı, ben engelledim.

Adını sayamadığım dostlarım beni affedin, ama bugünlerde ne çok arkadaşım olduğunu daha iyi anladım. Herkes hala nasıl olduğumu sormak için, neler yapabileceklerini paylaşmak için beni arıyor.

İyi ki varsınız, herkesin benim gibi böyle kötü gün dostları olmasını diliyorum.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın..

7 Kasım Cumartesi: Kenan Dedem Şaka Yaptı


Babam, canım babam kuzumun Kenan dedesi hepimize şaka yaptı, onu kaybettik...


Bugün baban ve ben dışardayken Adapazarı'na bir gitsek mi derken yine Domuz Gribi korkusu, yarın erkenden gideriz konuşmaları ile rotamızı eve çevirdik.

Ben yatağının parmaklıklarını sökmeye çalışıyordum, baban seninle oynuyordu. Babanın telefonu çaldı. Arayan Hakan Dayı'ndı. Bize gelecekler diye sevinmiştik. Ben açtım "Efendim Abicim" dedim sevinçle...Ama abim benim gibi sevinçli değildi, babanı istedi.

Oralı olmadım, karyolanın parmaklıklarını çıkartmak için uğraıyordum ben hala..Hiç aklımda yoktu ki...

Baban hazırlanmamı söyledi, dedenin hastanede olduğunu, yavaş yavaş yola çıkmamız gerektiğini söyledi. Orada anladım aslında neler olduğunu, ağladım hem de çokk...

Yolda baban bana ne hissediyorsun dedi, "babam öldü Cüneyt" dedim...Ağladım, hem de çookk...

Adapazarı'na uaştık. Apartmanın önünde bir kalabalık. Erkan Dayı'nla göz göze geldik...Bana sarıldı.."Kardeşim, başımız sağolsun."

Sözün bittiği yer işte tam orasıydı...

ÖĞÜT...

Benim yapamadıklarımı siz yapın lütfen..

Sana ve herkese...

Ailen hiç bir şeyin önüne geçmesin.

Hayatın telaşı dediğin şeyler yüzünden aileni benim gibi az ziyaret etme..Bu pişmanlık acısı herşeyden beter çünkü..

Seni seviyorum cümlesini sık sık ama içten kullan. Kullanınca eskimiyor korkma...

Yaşlılar hata yapar, inatçı olur, senin hoşlanmadığın şeyler yapabilirler, senin doğrularını onlarınki çoğu zaman çatışır.

Ama sen her seferinde onları haklı bul, onları kırma..Bak hayat ne kadar kısa ve kötü sürprizlerle dolu...

Herkesi her an kaybedecek gibi sev, koru..

Bir alo demek için zamanın olmadığını söyleme, bu koca bir yalan çünkü. Telefonu eline al vve sırayla büyüklerini, sevdiklerini ara..Seni seviyorum demeden telefonu kapatma..

Fotoğraf çekerken birilerini unutma, fotoğraflar arasında dolaşırken çok sevdiklerinin resimlerine az rastlarsan onları bir daha fotoğraflama şansın olmadığını unutma...

SENİ SEVİYORUM OĞLUM...

Bartu'lar Bize Geldi

Bu yazıyı Bartular gelmeden önce eklemiş ama yayınlamamıştım. Ertesi gün Kenan Deden'den acı haber gelince ne resim ekleyebildim, ne de yazı. Tam 2 ay sonra yazabildim bu cümleleri, hala resim ekleyemesem de...

1 Kasım Pazar: Hande ve Bulut Bize geldiii :)

Uzunn ve çook güzel bir pazar günü geçirdik bugün. Hamileliğimde herşeyimi paylaşarak arkadaş edindiğim forum sayesinde çok değerli dostlar kazandım. Daha önce bir buluşmaya katılmıştık ama çoğu karşıda olunca bir kere ile kaldı bu sayı.

Bulut'un annesi Hande ile çok güzel bir dialog vardı aramızda. Her konuşmamızda keşke daha sık görüşsek, keşke yakın olsak derdik hep.

Hayaller gerçek oldu, Handeler taa Beylikdüzünden bize pazar günü kahvaltıya geldiler. Baban tenis turnuvası nedeni ile maçtaydı, bu nedenle kahvaltımızı geciktirdik. Hande, Bulut ve Rıfat 12 gibi geldiler, baban da onlardan hemen önce gelmişti. Sen erken uyandığın için öle uykuna yatmıştın.

Biz kahvaltımızı yaptık, sohbet ettik rahat rahat dedim ama en uyanınca da her şey çok rahattı. Bulut'u alıp senin odana götürdüm, seni uyurken izledik. Bulut'a "Uyandıralım mı Tuna'yı" diye sorduğumda hemen kafasını salladı. Sana seslendim bir kaç kez ama bir türlü uyanmadın. Neyse sonunda pes ettin ve Bulut'u görünce yaşıtını görmenin verdiği sevinçle hiç huysuzlanmadan uyandın.

Bulut'u da senin yatağına koyduk. Kısa bir kaynaşma aşamasından sonra çok uyumlu bir arkadaşlığa adım attınız:)

Uyanma çalışmaların biraz zaman aldı, sürekli daldın gitin. Bulut'a hediyesini verdin, sonra da sen hediyeni aldın ve açtık. Bundan sonra iyice açıldın. Çok güzel oynadınız, o kadar uyumluydunuz ki, bize hiç yük olmadınız. Normal de arkadaşlarınla oynarken ağlayan taraf sen olurdun. Bulut'un elinden bir kaç kez oyuncağını çekince çok ağladı Bulut, çok duygusalsın bu nedenle üzülmemesi için uyarılarımızla da olsa, oyuncaklarını geri vermen ve onu sevmen çok hoşuma gitti.

Bir de sen elinde ıslak mendille bir yerleri sildikten sonra Bulut da seni örnek alıp aynı şeyi yaptı. Sonra onun yanına gidip "suayı, suayı" dediğin an çok komikti :)



Kalkmaya niyetlenen Hande ve eşini baban ikna etti, bir de güzel bir akşam yemeği yedik. Uzun zamandır gördüğümüz iştahsızlığın bulut'un kocaman lokmalarını izleye izleye sona erdi. O günden beri çok güzel yiyorsun yine :)

Biz de Hande ile çok güzel sohbet ettik, bize bu kadar kıyak yapacağınızı düşünmemiştim. O kadar güzel oyunlar oynadınız, öyle uyumluydunuz ki, uzak olduğumuz için bir kez daha üzüldük.En kısa zamanda görüşmek üzere.
www.minikbulutum.blogspot.com