Bulut'un annesi Hande ile çok güzel bir dialog vardı aramızda. Her konuşmamızda keşke daha sık görüşsek, keşke yakın olsak derdik hep.
Hayaller gerçek oldu, Handeler taa Beylikdüzünden bize pazar günü kahvaltıya geldiler. Baban tenis turnuvası nedeni ile maçtaydı, bu nedenle kahvaltımızı geciktirdik. Hande, Bulut ve Rıfat 12 gibi geldiler, baban da onlardan hemen önce gelmişti. Sen erken uyandığın için öle uykuna yatmıştın.
Biz kahvaltımızı yaptık, sohbet ettik rahat rahat dedim ama en uyanınca da her şey çok rahattı. Bulut'u alıp senin odana götürdüm, seni uyurken izledik. Bulut'a "Uyandıralım mı Tuna'yı" diye sorduğumda hemen kafasını salladı. Sana seslendim bir kaç kez ama bir türlü uyanmadın. Neyse sonunda pes ettin ve Bulut'u görünce yaşıtını görmenin verdiği sevinçle hiç huysuzlanmadan uyandın.
Bulut'u da senin yatağına koyduk. Kısa bir kaynaşma aşamasından sonra çok uyumlu bir arkadaşlığa adım attınız:)



Bir de sen elinde ıslak mendille bir yerleri sildikten sonra Bulut da seni örnek alıp aynı şeyi yaptı. Sonra onun yanına gidip "suayı, suayı" dediğin an çok komikti :)

Kalkmaya niyetlenen Hande ve eşini baban ikna etti, bir de güzel bir akşam yemeği yedik. Uzun zamandır gördüğümüz iştahsızlığın bulut'un kocaman lokmalarını izleye izleye sona erdi. O günden beri çok güzel yiyorsun yine :)
Biz de Hande ile çok güzel sohbet ettik, bize bu kadar kıyak yapacağınızı düşünmemiştim. O kadar güzel oyunlar oynadınız, öyle uyumluydunuz ki, uzak olduğumuz için bir kez daha üzüldük.




www.minikbulutum.blogspot.com