Polonezköy'deydik cumartesi günü. Sabah kalkar kalkmaz baban "Ne kadar sürede hazırlanıp evden çıkabiliriz" diye sordu. Ben de senin kahvaltını yapıp hazırlanmamızı düşünerek yarım saat dedim. Çok acıkmışsın, koca tabağı 7 dakikada sildin süpürdün.:)) Acelemiz olduğunu anlar gibi..Neyse hazırlandık ve hemen yola koyulduk. Ben Polonezköy'e gittiğimizi yolda öğrendim, Sapanca'da kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm. Çok sevindim Polonezköy'e gideceğimizi öğrendiğimde..
Çok güzel bir kahvaltıdan sonra Adampol'ün bahçesinde keyif yaptık. Keyif derken sen yaptın aslında keyfi biz senin peşinden koştuk. Şezlonglara tırmandın, bolca düşerek:) Neyse ki yer toprak, çim olunca zarar da az oldu. 
Hero'n baban her daim arkandaydı, sana çaktırmadan, düşüşlerinde yastık görevi gördü elleri:))
Hero'n baban her daim arkandaydı, sana çaktırmadan, düşüşlerinde yastık görevi gördü elleri:))
Sana yemeğini yedirirken çok tatlı bir amca ile sohbet ettik. Kendisi 98 yaşında imiş ama ben ancak 70'tir diye düşünmüştüm yaşını. Öyle güzel konuştu, öyle güzel öğütler verdi ki..Çok etkilendik kendisinden. Vefa lisesi müdürlüğünden emekli olmuş. Eşini kaybetmiş. Sen de şükrü dedeyi çok sevdin. Telefonunu almak istedik ama hatırlayamadı. Keşke bir daha görebilsek, bayramlarda ziyaret etsek ne çok sevinir kim bilir...
Geç olmadan eve döndük, seni yıkadık. Yemeğini yedin ve mışıl mışıl uyudun, çok yorulmuştun..Çok güzel dinlendin..Harika bir gündü. Yazı iple çekiyorum. Bir an önce gelse 1 temmuz...