Bloglarımıza yasak geldi, iyice soğudum olaydan derken...Neler yaptığımızı paylaşalım istedim.
Yine müthiş yoğunum, haftanın 3 günü eve gece 9'da geliyorum.
Kreşe henüz başlayamadın. Ayşe teyzen bizimle hala..1 Temmuz itibari ile kreşe başlayacaksın. Biz evde olsak da...Alışman gerekiyor. Eylülde sorun yaşamamak için planları öne çektik.
Bu arada sana evde öğretim yapmayı da ihmal etmemek için çok güzel eğitsel ürünler buldum. Bunlar ve daha bir çok yaratıcı fikirle seni hem eğlendirmeye hem de eğitmeye çalışıyorum...
Önereceğim ürünlerden ilkini bugün LİMANGO kids'ten aldım...
Merhaba, Oğlumun blogunu bugünlük ele alıyorum. Önemli bir konu için: HIRSIZLIK
21 Ocak 2011 tarihinde İzmit Baaumax mağazasına girmek gibi bir hata yaptık. 15:30-16:00 saatleri arasında, sadece aradığımız ürün var mı ve fiyatı nedir diye girmiştik üstelik. Aracımızı, mağaza giriş kapısına 5 metre uzaklıktaki otoparka bıraktık. Bagajda, çalıştığım kuruma ait laptop, eşimin ve benim kabanlarımız, okuluma öğrencilerime ait dosyalar, 500 GB'lık harici hard disk(İçinde oğlumun 3 yılık tüm fotoları), kol çantam, içinde cüzdanlar kredi kartları vs vs... Maddi hasar ve anıların kaybı büyük...
İçeride en fazla 20 dakika kaldık. Aracımıza geldiğimizde kapı kilidinin kırık olduğunu fark ettik. Hemen bagaja koştum ve eşyalarımız yerinde yoktu. İlk yaptığım şey kurumun laptobu ve hardiskimdeki fotoğraflar için ağlamak oldu. Aklımı topladığımda hemen bankamı aradım ve kartlarımızı iptal ettirdim.Hemen fotoğrafladık olayı. Eşim bu sırada çok zor da olsa bir güvenlik görevlisi buldu. Durumu anlattığında, "Daha önce de çok oldu burada hırsızlık, polis çağırın, mesaim bitti." demiş.
İşin en ilginç yanı, hem şoför koltuğu bölümünden, hem arka koltuktan, hem de bagajdan olmak üzere kısa sürede başarılamayacak kadar detaylı bir şekilde gerçekleşen hırsızlığın nasıl farkedilmediğidir. Nasıl mı???
Firmanın dışarıda otopark bölümünde tek bir güvenlik görevlisi yoktu. Var olan da arkadaşı ile sohbet ediyordu. Üstelik daha komik bir ayrıntı daha var. Firmanın GÜVENLİK KAMERASI YOK! Dolayısıyla da kayıt yok!!!
Bu sırada üzerimizdeki montlara kadar herşey çalındığı için ikimiz de çok üşüdük. Olayın üzerinden 1,5 saat geçti, hava kararmaya başladı ama tek bir firma yetkilisi yanımıza gelmedi. En azından geçmiş olsun, bir istediğiniz var mı diyen bile olmadı.
Ben içeri gidip derdimi çoooook yüksek sesle anlatana kadar... Benim bu girişimimden 30 dakika kadar sonra, müdür geldi ve benim "Dava açacağım, şikayetçi olacağım, bu işin peşini bırakmayacağım"" cümlelerimi, "Yapın efendim, hakkınız efendim, tamam efendim, çok iyi yaparısınız efendim" demek dışında hiç bir yorum yapmayan, 5 dakika sonra odasına geri döndü.
Gelen polis ekipleri, parmak izlerini aldıktan sonra bizi polis karakoluna yönlendirdi. İfade verdik. Eve döndüğümüzde saat 20:30'du.
Tüm yerel ve genel gazetelere mail yazdık. Şimdi sıra Baumaxx Avusturya genel müdürlüğüne mail yazmak da..Daha doğrusu yazdığımız maili 6 ülkeye iletmek de...Onların Türkiye'deki gibi bir tavırla yaklaşmayacağını umut ediyorum.
NOT: Oğlum bebeklik eldiveni arka camda, bagaj üstündeydi. Tuna onu giymek için ısrar etmişti. Olmayınca arabada kalsın dedi, onu bile almışlar desem....
Benim ne çok anne olmak istediğimi bilen bilir. Hele sana oğlan bağlılığımı, kimi arkadaşlarım eleştirir bile. Evet ben de çok isterim daha sık zaman ayırayım kendime, babana...Ama içim rahat etmiyordu bunca zaman. Bir de bakacak kimsemiz olmazdı...
Ayşe Teyzen gelene kadar... O bize sık sık "Siz çıkın yavrum, biz Tuna'yla oynarız." Dün onun sözünü dinledik ve işten eve koşarak gitmek yerine, kendimizi izmit'in sokaklarına attık. Çünkü taşınıyoruz 1-2 haftaya kadar bu şehirden:( Şimdi fırsat bulur bulmaz tadını çıkarıyoruz özleyeceğimiz anılarla dolu bu şehrin...
Bugün ise ben, orta okuldan bei kopmadığım canımarkadaşlarım Dilek ve Şebnem ile buluştum. Sen Ayşe Teyzen ve babanla evdeyken, hiçbir zaman onaylamadığım KAÇMA yöntemi ile evden çıktım. Çünkü bana kızacağına emindim, sabah "Oley, işe gitmedin, benimlesin bugün, canım annemmmmm" diyen bir kuzuya "Annecim ben şimdi arkadaşlarımla buluşucam" desem olur muydu hiç? :) Neyse harika bir gündü. Kendimi ne kadar iyi ve farklı hissettiğii anlatamam..Ve sana ne kadar enerjik ve mutlu döndüğümü...
BİRAZ DAHA FAZLA ZAMAN AYIRMALI İNSAN KENDİNE, ÖZELLİKLE DE ANNELER!
Aralık ayının başıydı. Bir gece havlar gibi öksürmeye başladın. Alerjik durumunun genetk sorumlusu benim sanırım. Ben de okul hayatımın özellikle kış aylarını, arkadaşlarımın "Bu köpek sesi nerden geliyor?" bakışları ile geçirdim desem... Meğer ben de kurup geçirirmişim de bizim zamanımızdaki doktorların haberi yokmuş. Verirlerdi antibiyotiği, değişen bir şey yok. Ben yine gümbür gümbür havlıyorum. Boğazım yırtılır gibi gelirdi, ama noldu büyüdüm ve iyiyim...
Ama olay sana gelince, farklı oluyor. Hiçbirimiz uyumuyoruz, sen bu durumdan bir hayli gerilmiş bir vaziyette uyanıp, havlayınca ev ahalisi gerim gerim geriliyoruz.
Geçen ay Kurup olduğunda Kadir Bey'in önerisi ile bir iğne bir de şurup kullandım. İğnemiz gece sıkıntılarını şıp diye kesti, 3 gee süren eziyet 1 geceye indi. Şurubu ise alerjik durumun nedeni ile grip bile olsan başlayan cızırtı/hışırtı/düdük sesi diye tanımladığım, bronşlarının daralması ile oluşan durumu azaltmak ve sıkıntılı solunumunun rahatlaması için. Kadir Bey'den önce kullandığım inhaler ile de rahatlıyordun. Ama Kadir Bey "atın onları çöpe, yararından çok zararı var" dediğin gün bitti bizim için. Bu şurup daha iyi geldi sana.
Bir de kan tahlili yaptırmadan, her doktorun verdiği ilaçları kullanmıyoruz biz. Hele gereksiz kullandığımız antibiyotikleri düşününce şimdi ne kdar iyi yaptığımın farkındayım. Kanda WBC yani lökosit yüksek çıkınca (10 ve üzeri gibi) anlıyoruz ki bakteriyel bir durum var, o zaman önerilen antibiyotiği tabi ki kullanıyoruz. Ama ezbere alınan antibiyotiklerin, viral bir durumu iyice kuvvetlendirdiği, virüsleri beslediğini ve yalancı iyileşmenin ardından daha sert bir hastalığın bizi bulacağını Kadir Bey'den öğrendikten sonra önce KAN TAHLİLİ ister olduk doktorlardan...
Kadir Bey'in bir sözü var: "Her burnu akana, öksürene antibiyotik verilecek olsa, onca yıl tıp eğitimi almaya ne gerek vardı." :) Doğru söze ne gerek...
Ancak bu kez çözemedim, kurup musun? Grip misin? İşte ses kaydın? Neye benziyor bu öksürük sizce?
3 Yılbaşı geçirdik seninle. Sadece geçen yıl Elifler ile bir araya gelememiştik. Bu yıl gelenek devam etti. Sevinç Teyzenler bizdeydi. Çok güzel, çok eğlenceli bir geceydi. Sen öğlen uyuduğun için gece 24:00'e kadar bizimleydin. Havai fişek gösterisini izleyip ailecek uyuduk :))
HERKESE ÇOK MUTLU, SORUNSUZ, BOOOOL SAĞLIKLI VE YETERİNCE PARALI HARİKA BİR YIL DİLİYORUZ!!
Senin hastalığın bizim tüm enerjimizi aldı diyebilirim. Fotoğraf makinemle olur olmaz çeken ben, uzun zaman elime almadım makinamı. Aldığımda da genellikle özen göstermediğim pilleri, bitmiş buluyordum. Dolayısıyla da fotoğraf çekemeden doğruuu çantaya geri dönüyordu zavallım....
BABANIN İŞ DEĞİŞİKLİ&TAŞINIYORUZ!
Bir de babanın atama işi bir hayli heyecanlandırdı ve gerdi bizi...Ağustos ayında başvurusunu yapmıştı babişkon...1 Eylül'de açıklanması beklenen atamalar, KPSS olayları nedeni ile ertelendi. Tam da senin hastalığının üzerine...Bizi iyice demorilize etti...
Bekledik uzuuuun zaman ve 6 Aralık'ta yani babanın doğum gününde açıklandı. Sultangazi! Çok uzak hem de çok...Babanın düşünmesi için 2 haftası vardı. Ben bu sürede yorum bile yapamadım. Devlete geçmesi, İstanbul'a taşınmamız için çok iyi fırsattı ama mutsuz olacağı bir okula da gitmesini istemiyordum. Kendisi karar verdi ve 10 yıllık kurumundan istifa edip başladı göreve...
Okul da semt de onu çok yordu, gerildi, yıprandı. Şimdi yeniden, bana daha yakın bir okula atanmasını bekliyoruz ve taşınmayı tabii..
YENİ BAKICIN:AYŞE TEYZE!
Tüm bunların dışında yepyeni bir şey oldu. Kurban bayramının son günü, babaannenin bulduğu Ayeş Teyzemiz bize geldi. 15 Kasım'da onunla ilk kez baş başa kaldın. İlk 3 gün sessizce babanı yolcu etmen ve büyük uyum göstermen beni şaşırttı...Diye düşünmeme izin vermeden 4. gün ağlama ve öfke krizlerin başladı.
Dünya iyisi bir insan Ayşe Teyzen. Çok yardım sever, demesem de her türlü işi yapıyor, bir yandan da sana çok iyi bakıyor ama tek eksisi sana kızamaması. Olur olmaz şeyler yapsan da kızamıyor. Bu da akşama tepemize çıkan ve bizim "HAYIR" larımıza çok kızan ve öfke nöbetleri ile karşılık veren bir çocuk çıkyıor.
Neyse yılın son günü itibari ile bunu da atlattığımızı söyleyebilirim:)
Evet bugün 2010'un son günü...Ve bizim hayatımızda taşlar yerine oturuyor artık. 7 yıldır süren günde 3,5 saatlik yolculuk serüvenim, 30 dakikaya inecek. bu da sana ve babana daha çok zaman ayırabileceğim anlamına geliyor...Çok mutuluyum...
Herkese güzel bir yıl diliyorum.Tabiii boooool SAĞLIKLI! :)
DOĞUM : 3.150 gr - 50cm 3.AY : 6.450 gr - 61cm 6.AY: 8100 gr - 71 cm 9. AY:9000 gr - 73 cm 12. AY: 10000gr-76cm 15.AY: 11 kg - 78 cm 18.AY: 11,7 - 24. AY: 12,7 - 88 cm